Senin de bildiğin gibi bir prens sürüsüne göz kulak olmalıdır. | Open Subtitles | أنت تعلم بقدر ما أعلم أن الأمير يجب أن يعتني بالقطيع |
Bana birşey olursa size bakacak birileri olacak. | Open Subtitles | وأعرف أنه إذا أصابني مكروه ستجدين من يعتني بك |
Kâhya insanlarla ilgileniyor. Geceleri odalarına giriyor. | Open Subtitles | و هو يعتني بالناس يتواجد فى غرفهم بالليل |
Şimdi kendi yuvasına döndü ve ilk eşiyle birlikte yuvadaki yavrulara bakıyor. | Open Subtitles | الآن يعود بجانب عشه ومع زوجته الأولى يعتني بالصغار التي أشغلت العش الآن. |
Ben burada olmazsam, Andy masaj yapacak ve seninle ilgilenecek. | Open Subtitles | وإذ لم أكن موجودة أندي سيقوم بتدليكك وسوف يعتني بك |
Daha büyük olmama rağmen, her zaman bana göz kulak olmuştur. | Open Subtitles | رغم أنني الاكبر منه، إلا أنه كان دائما مَن يعتني بي. |
Bu yüzden belki biraz tembeldir, ... ... ama orada ve binaya göz kulak olur. | TED | رُبما يبدو كسول قليلاً لكنه موجود هناك يعتني بالبناية |
Eğer burada kalacaksan sana göz kulak olacak birine ihtiyacın var. | Open Subtitles | إذا كنتِ ستبقين هنا ، ستحتاجين لشخص ما من أجل أن يعتني بكِ |
Sebepsiz yere evden atıldığını söylüyor. Zavallı bir dul ve ona bakacak kimsesi yok. | Open Subtitles | إنها أرملة مسكينة و ليس لديها من يعتني بها |
Zavallı bir dul ve ona bakacak kimsesi yok. | Open Subtitles | إنها أرمله مسكينة و ليس لديها من يعتني بها |
Babanız size bakacak, Babanız size yem bulacak. | Open Subtitles | أبوكم هنا ليعتني بكم أبوكم الذي يعتني بكم |
- Onunla Dr. Morgan ilgileniyor. | Open Subtitles | هل أرسل في طلبي؟ الطبيب مورغان يعتني بها |
Beni merak etmeyin. Barney benimle babammış gibi ilgileniyor. | Open Subtitles | لاتقلقي علي , بارنــي يعتني بي جيداً وكأنه أبي |
Gidip görebilir miyiz? Şu anda doktorlar ona bakıyor ve uyuması lâzım. | Open Subtitles | يعتني الأطباء به الآن، وهو بحاجة للراحة. |
Koç Martin ihtiyacımız olduğu zaman bize bakıyor. | Open Subtitles | المدرب مارتن يعتني بنا عند الحاجة حسنا.. |
Burayla ilgilenecek bir erkeğin olması güzel. | Open Subtitles | من الجيد أنه سيكون هناك شخصاً يعتني بجميع الأشياء |
Bana bakan bir erkeğim var. | Open Subtitles | لست بحاجة إليك لدي رجل يعتني بي لست مثلك أيها القرصان |
Biz de Biyo-Kubbe'ye gidiyoruz. Tarak, benimle gel. Yuri bunun icabına bakar. | Open Subtitles | نحن ذاهبين الى دائرة الحديقة طارق معي ويوري يمكن أن يعتني بها |
Yanında seninle ilgilenen birinin olması çok daha iyi görünür. | Open Subtitles | إن الأمر يصبح أفضل حينما يكون هناك من يعتني بك |
Chor Thorc'ta bu kadar uzun süre kaldıysa başının çaresine bakabilir. | Open Subtitles | لقد نجا من مخاطر هذا البُعد يستطيع أن يعتني بنفسه |
Ezra buradaki ihtiyaçlarla ilgilenir... yani bir şeye ihtiyacın olursa, onu aramaktan çekinme. | Open Subtitles | إزرا، يعتني بكل شئ هنا إذا أحتجت أي شئ, لا تترددي في الإتصال به. |
Kör olmak istemiyorum. Aziz Teresa, küçük İsa'ya Edith'e iyi bakmasını söyleyin. | Open Subtitles | أيتها القديسة تيريزا, أرجو أن تطلبي من يسوع الطفل, أن يعتني بإديت. |
% 5. Faizlerinin icabına nefsine hâkim olan baktı. | Open Subtitles | 5 بالمئة، يجب أن يعتني بمصالحك شخص ليس بطماع |
Babam yardım eder ama geç olmadan ona da birinin bakması lazım. | Open Subtitles | سيساعد أبي لكنه سيحتاج لمن يعتني به، أيضًا قبل فوات الآوان |
Bu arada aptallığı kesinlikle kağıt üzerinde kanıtlanabilir kız arkadaşın kendini bulmaya çalışırken senin yerine kim ilgilendi onunla? | Open Subtitles | و بينما كانت صديقتك المتنمره بينما كانت هذه العاهره تحاول الحياه من الذي كان يعتني بك؟ |
Baban evde sana bakıyordu. Bazen cumartesi günleri canın yanmış olurdu. | Open Subtitles | ووالدك يعتني بك وأحياناَ يوم السبت تصاب بأذى |