Dinleyin, karga hatanın sizde olduğunu söylüyor bu yüzden efendinin Ona işkence etmemesi gerek. | Open Subtitles | اسمعي , إنه يقول إن الخطأ كان خطأك وأن السيد يجب ألا يعذبه |
Bu çok saçma. Ona işkence ediyor. | Open Subtitles | هذا سخيف , إنه يعذبه |
Bu kesinlikle Colin ve Shane'i bu garip şeye bağlamış, Ona işkence ediyor gibi. | Open Subtitles | من الواضح أنه (كولن)، وقام بوضع (شيّن) بهذه الأنابيب والأسلاك الغريبة كما لو أنه يعذبه |
Bello adamlardan birini aldı ve işkence ediyor. | Open Subtitles | حسناً، "بيلو" بحوزته أحد الرجال المُعتدين وهو يعذبه حالياً |
Zamanında babası tarafından saldırıya uğramış sık sık da işkence görmüş. | Open Subtitles | لقد تعرض للإعتداء من قبل والده الذي كان يعذبه بصورة متكررة. |
- Ya da katil Ona işkence ediyordu. | Open Subtitles | القاتل كان يعذبه |
- Şu anda Ona işkence yapıyor olmalı. | Open Subtitles | -الآن , إنه يعذبه من المحتمل |
Ona işkence ederdi. | Open Subtitles | كان فعلا... يعذبه |
Ona işkence ediyoruz. | Open Subtitles | ولكن هذا يعذبه |
Hırslı fakat işkence görmüş bilinci tarafından. | Open Subtitles | طموح لكن يعذبه ضميره |