"يعلم بأن" - Traduction Arabe en Turc

• olduğunu biliyor
• biliyoruz ki
• biliyorsunuz
• olduğunu bilir
• olduğunu biliyordu
• bilir ki
• bilebilirdi ki
• olduğunu bilmiyor

Sosisin lezzetli olduğunu biliyor ama geri dönecek çünkü o iyi bir köpek.
فهو يعلم بأن النقانق طيبة المذاق، لكنه سوف يرفض لأنه كلب جيد.

Gemideki herkes bizim hem görsel hem de radar temasımız olduğunu biliyor..
كل فرد على هذه السفينة يعلم بأن لدينا إتصال بصرى ورادارى

Herkes şimdi büyük paranın kaçak içkilerde olduğunu biliyor.
الجميع يعلم بأن ربح الأموال الضخمه في التهريب الآن

İkimiz de iyi biliyoruz ki her ilacın yan etkileri vardır.
كلانا يعلم بأن أيّ عقار له عوارضه الجانبية لكن طبقاً لهذا

Hepiniz Japonlar'ın tüm tutsaklarımızı vurduklarını biliyorsunuz.
والكل يعلم بأن اليابانيين قد اطلقوا النار على جميع أسرانا

Evet, herkes o gemide yemeklerin kötü olduğunu bilir.
نعم,الجميع يعلم بأن الطعام على متن تلك السفن فضيع جداً

Buranın vahşi, acımasız olduğunu biliyordu.
كان يعلم بأن هذا المكان رهيب عديم الرحمة

Her böcekbilimci bilir ki, ilk yumurta bırakma zamanı belirlenemez, çünkü sinekler ilk yumurta bıraktıkları deliğin üstünde yatarlar.
كل عالم حشرات يعلم بأن عملية التوليد المبكرة غير منكشفة لأن الذباب يطرح أول دفعة من البيض بداخل شقوق الجسم

Memurların, kamu görevi için adaylığını koyan birinde hap bulacağını kim bilebilirdi ki.
من كان يعلم بأن هؤلاء االضباط كانوا سيجدون مخدرات بحوزة رجل مرشح للمناصب العامه؟

Bu adam, en önemli yeteneğe, güldürme yeteneğine sahip olduğunu bilmiyor mu?
ما الذي يجعله يعاني ؟ ألا يعلم بأن لديه أعظم موهبة؟

Gizli bir fan klübü olduğunu biliyor mu?
يا له من وغد هل يعلم بأن له نادي سري من المعجبين؟

Pentagon, güvenlik sızıntısı olduğunu biliyor ama miktarını bilmiyor.
البنتاغون يعلم بأن هناك ثغرة في الأمن. لا يدرون مدى سوئها،

Herkes yaz boyu birlikte olduğum tek kişinin Pierre Balmain*'deki terzi olduğunu biliyor.
الجميع يعلم بأن الشاب الوحيد الذي كان في بنطالي طوال الصيف هو الخياط في بيرير بالمان

Beni öldürmeye çalışan Cinderhella'nın büyük bir klişe olduğunu biliyor.
من يريد قتلي يعلم بأن سندريلا هو شيئ مبتذل

Yıldönümleri yaklaşıyor, ve berbat bir zevki olduğunu biliyor yani anlayacağın, güzel bir şey almak için beni de yanında götürdü.
انها ذكراهم السنوية وهو يعلم بأن ذوقه سيء لذلك هو أخذني معه لأساعده في شراء شيئا جميلا

Tom Card'ın kirli olduğunu biliyor ve kuralları çiğneyen CIA görevlilerini sevmiyor.
إنه يعلم بأن توم كارد كان قذر و لديه شيئاً حول خرق ضباط الوكالة للقوانين

Yani sadece teknik sebeplerden dolayı buradasınız ve herkes tüm iyi şarkıcılarınızın mezun olduğunu biliyor.
لذلك أنتم هنا فقط لاسباب اجرائية والجميع يعلم بأن جميع مطربينكم الجيدين تخرجوا

Örneğin; bir karınca. Hepimiz biliyoruz ki karıncalar ve bu ölçekteki diğer böcekler bazı inanılmaz işler yapabilirler.
وجميعنا يعلم بأن النمل والحشرات الأخرى بمثل هذا حجم قادرة على عمل أشياء مذهلة.

İkimizde biliyoruz ki aşk imkansız değilse bile zahmetlidir.
كلانا يعلم بأن الحب غير ملائم إن لم يكن مستحيلا

biliyorsunuz eski deyişler her zaman kesin değildir.
كلانا يعلم بأن هذه المعتقدات ليست كلها صحيحة تمامًا.

Herkes bizimkilerin sahne sorumlusu olduğunu bilir. Oyuncu değil.
أتري, الجميع يعلم بأن جماعتي هم مديري المسرح وليسوا صاحبي الأداء

Bunun; kimlik, topluluk ve amaç ararken duvara toslayan ve bulamayarak karanlık yola sapan her korunmasız gencin hikâyesi olduğunu biliyordu.
كان يعلم بأن هذه هي القصة لكل شاب يمكن التأثير عليه بسهولة، الذي كان يبحث عن الهوية والمجتمع والهدف، ثم اصطدم بحائط ولم يقدر أن يعثر عما كان يبحث عنه وذهب في طريقٍ مظلم.

Büyükbaba, herkes bilir ki gerçek yetenek testi Ömür Şort tarafından hazırlanan New York Times bulmacasıdır.
ياجدي إن الجميع يعلم بأن اختبار المهارة الحقيقي هو في جريدة نيويورك تايمز، والمعدّلة من ويل شورتز

Harflerin Adamları'nın Eskimo bölümü olduğunu kim bilebilirdi ki?
من كان يعلم بأن رجال المعرفة لديهم قسم الاسكيمو الخاص بهم

Hiç görmemiştim. Çocuk bunun özel bir parti olduğunu bilmiyor mu?
لم اراها من قبل، ألا يعلم بأن هذه حفلةٌ خاصة؟