Burası McMurdo'nun kendisi. Yazın burada bin kadar insan çalışır, ve kışın 200 kadar burası altı ay boyunca tamamen karanlık iken. | TED | هذه ماكموردو نفسها. حوالي ألف شخص يعملون هنا في الصيف، وحوالي 200 في فصل الشتاء عندما تكون مظلمة تماما طيلة ستة أشهر. |
İşler çok ağır olduğunda yükü hafifletmek için birlikte çalışırlar. | Open Subtitles | يساعدون في حَمل الأشياء الثقيلة يعملون سوياً لتخفيف ذلك الحِمل |
Ve kabalığı yaşamış olanların aslında çok daha kötü iş gördüğünü gördük. | TED | وما وجدناه هو أن الذين عانوا من الفظاظة يعملون فعلًا بشكل أسوأ. |
Geçen seneki astronot davası ile ilgili bir film yapıyorlar. | Open Subtitles | انهم يعملون فلم عن قضية رائد الفضاء من السنة السابقة. |
Bugün çalışan en başarılı bilim insanlarının birçoğu matematik bakımından, yarı okuryazar. | TED | العديد من العلماء الذي يعملون حاليا يفتقرون إلى المهارة العالية في الرياضيات |
Elder'ın ailesinin senin ailen için çalıştığını neden bana söylemedin? | Open Subtitles | لماذا لم تخبرني ان والدي ايلدر كانو يعملون لدى العائلة |
Onlar yıllardır bunun üzerine çalışıyordu. Sen daha yenisin. | Open Subtitles | الرجال يعملون لسنوات بجهد وأنت لم تفعل شيئاَ |
Bunu yapan pekçok kişi var, Craig Venter gibi pekçok sentetik biyolog bunu yapıyor, | TED | وهناك العديد من الأشخاص الذين يعملون على ذلك. الكثير من خبراء البيولوجيا الصناعية يعملون على ذلك مثل كريغ فينتر |
İyi haber şu ki halihazırda bunun için çalışanlar var. | TED | الخبر السار هو أن هناك أشخاصًا يعملون لهذا الغرض حاليًا. |
Okuduğum bir yazıda eski özel kuvvet elemanlarının karteller için çalıştığı yazıyordu. | Open Subtitles | قرأت مقاله عن أن جنود القوات الخاصه السابقين يعملون مع عصابات المخدرات |
Bir gün işe gittiğimde, birkaç eleman bir köşede, sakat işler konuşuyordu. | Open Subtitles | ذات مرة أتيت إلى العمل و رأيت مجموعة من الرجال يعملون بدهاء |
Çok geçmeden köyden 30 kadın, nakış işinde çalışır oldu. | TED | وبوقت قياسي كان لديها 30 امرأة في القرية يعملون في التطريز لحسابها. |
Şartlara bakıldığında, dört motorun hala çalışır olduğu gerçeği vardı. | Open Subtitles | المثير للدهشه أن الأربعة محركات مازالوا يعملون |
Evet! TED-liler çalışırken eğlenir. Ve çok çalışırlar. | TED | ان رواد تيد لديهم عمل ممتع ، كما انهم يعملون بجد |
Bu şekilde çalışırlar, dört bir yanındaki herkesi tanırlar, her şeyi, seni nerede bulacaklarını. | Open Subtitles | انها نفس الطريقة التى يعملون بها حولك ويعلمون عن كل شخص, وكل شئ, واين يجدونك, |
Bu iş alanında çalışanların ölüme ilginç bir bakış açıları vardır. | Open Subtitles | أولئك الذين يعملون في هذه البيئة لديها تصور للاهتمام من الموت. |
Fakat gerçek şu ki bizim kullanıcılarımız, alıcılarımız onlardan farklı şeyler yapıyorlar. Daha fazla bacak bacak üstüne atıyorlar. | TED | لكن في الحقيقة أن مستخدمينا، وزبائننا يعملون أشياء مختلفة. يضعون أرجلهم فوق بعضها |
Bu bölgede çok sıkı çalışan iyi bir ekibimiz var. | TED | لدينا الكثير من الفرق الجيدة من الناس الذين يعملون هناك. |
Herkesin çok yoğun çalıştığını bildiğim için bir sürpriz hazırladım. | Open Subtitles | أعلم أن الجميع يعملون بجهد كبيراً لذا ، لدي مفاجأة |
..ama biliyoruz ki o binalarda binlerce insan çalışıyordu. | Open Subtitles | لَكنَّنانعلمأن آلافمنالناس يعملون داخل هذه المباني |
Sıradaki artist hakkında hile yapıyor sayılırım çünkü Raqs Media Collective beraber . çalışan üç sanatçıdan oluşmaktadır. | TED | أنا قد تحايلت نوعاً ما فيما يتلق بالفنان التالي لأن راغس ميديا كليكتيف هم في الواقع عبارة عن ثلاثة فنانين يعملون معاً. |
Şeker hastası olmadığın sürece. Burada çalışanlar senin için değil, benim için çalışıyor. | Open Subtitles | إلا إن كنت مصابة بالبول السكري المصففون هنا يعملون لدي ولا يعملون لديك |
Bu bir hikaye anlatıcı olarak sizin göreviniz, seyircinin yemeği için çalıştığı gerçeğini saklamak. | TED | تلك مهمتك كراو للقصة، أن تخفي حقيقة أنك تجعلهم يعملون من أجل طعامهم. |
Model uçak boyasıyla işe giriştik... ...ve sonra bu harika küçük japon işaretleyicileri bulduk... ...ve onlar gerçekten iyi çalışıyorlar. | TED | وبدأنا باستخدام الوان نماذج الطائرات ومن ثم وجدنا تلك الاقلام الملونة الصغيرة و الرائعة لليابانيين، وهم حقاً يعملون بطريقة جيدة. |
Vietnam hükümetiyle beraber çalışıyorlarmış arama ekibi gönderip... | Open Subtitles | هم يعملون مع الحكومه الفيتناميه لإرسال فريق بحث .. |
İlk kurbandan kan örneği aldılar ve çoktan panzehir için çalışmaya başladılar. | Open Subtitles | لقد سحبوا دماءًا من الضحية الأولى وهم بالفعل يعملون على صُنع ترياق |
Veba için bir ilaç üzerinde çalışıyorlar. Bendeki bilgiye ihtiyaçları var. | Open Subtitles | إنهم يعملون علي إيجاد علاج للطاعون إنهم يحتاجون للمعلومات التي لدي |