Ve sanki hiç bir anlamı yokmuşçasına, şimdi tekrar bir araya geliyorlar. | Open Subtitles | وهما الآن يعودان لبعضهما وكأن الأمر لا يعني شيء |
Ama farkına vardım ki dünyadaki hiçbir başarının bir anlamı yok, eğer onu biriyle paylaşmıyorsan. | Open Subtitles | لكنّي أدركت ذلك إن كلّ نجاح العالم لا يعني شيء بدون أن أشارك أحد فيه |
Fakir çoğunluk için, kapitalist sistem tek bir şey ifade ediyor: | Open Subtitles | لكن بالنسبة للأغلبية العظمى للفقراء, النظام الرأسمالي يعني شيء واحد فقط.. |
Artık bir önemi var mı bilmem, ama anneni sevdim, seni de seviyorum. | Open Subtitles | إذا كان يعني شيء لك أحببت أمّك، وأنا أحبّك. |
Işık titreştiğinde, bunun özel bir anlamı var gibi bakıyorsun. | Open Subtitles | في كل مرة تومض الأضواء تنظر إليها وكأن هذا يعني شيء ما |
Ama bana bir şeyler ifade ediyor | Open Subtitles | ومع ذلك فهو يعني شيء بالنسبة لي |
Evet. Ne diyeceğini biliyorum. Artık bir anlamı yok. | Open Subtitles | أعلم ماذا تريد أن تقول لكنه لن يعني شيء الآن |
Bunun bir anlamı olduğuna kendimi inandırmalıyım. | Open Subtitles | أعني، أنا ظهرت. لدي اعتقاد أن ذلك يعني شيء |
Ranger rozeti olsaydı bir anlamı vardı. 1948 Meksika gümüş sikkesinden dövmüşlerdi. | Open Subtitles | هذا يعني شيء لقد أخذوها من العملة الفضيّة للمكسيك عام 1948 |
Belli ki, bu insanlar için bir anlamı varmış. | Open Subtitles | ومن الواضح أن ذلك يعني شيء لهؤلاء الناس. |
Bunun bir anlamı yok ki, birbirimizi her zaman izliyoruz. | Open Subtitles | هذا لا يعني شيء فنحن نراقب الجميع طوال الوقت |
Sana bir şey ifade etmeyebilir, ama bu kasabada bir ünüm var... | Open Subtitles | وهو لا يعني شيء لك، لكن لدي سمعة في هذه البلدة |
Buna rağmen biliyorum ki burada söylediklerimiz ülkedeki çoğunluğa hiçbir şey ifade etmiyor. | Open Subtitles | و مع ذلك فأنا أعرف أن ما نقوله هنا لا يعني شيء لغالبية بلدنا |
Çok yakında bunların bir önemi kalmayacak. | Open Subtitles | لا شيء من هذا قد يعني شيء قريباً |
Seni seviyorum ve bunun bir anlamı var. | Open Subtitles | أنا أحبك أنت وذلك يعني شيء خاص لي. |
Yani sadece benim için bir şeyler ifade ediyor. | Open Subtitles | أعني،إنه.. إنه يعني شيء لي. -لا أعرف ما هو |
Şu kahrolası şeye baksana. Çok anlamsız. | Open Subtitles | أنظر إلى هذا الشيء الملعون إنه لا يعني شيء |
Ateş kırmızısı... Şehvet utancının rengi. Tek Bir anlama geliyor bu. | Open Subtitles | لون قرمزي ، لون العار الشهواني : يمكن أن يعني شيء واحد |
Ne olduğunu söylememesi tek bir şey anlamına gelebilir. | Open Subtitles | إذاً، هو لن يقول ماحدثَ الذي بإمكانه أن يعني شيء واحد |
Bunun hiçbir anlamı yok. Cinayet sonraki bir kaç gün içinde de işlenmiş olabilir. | Open Subtitles | هذا لا يعني شيء, المقتل كان من الممكن ان يصير في ايّ من الايام بعدها |
Ben zevk için değil, bir anlam ifade ettiği için öldürürüm. | Open Subtitles | أنا لا أقتل لأني أحب ذلك أنا أقتل لأنه يعني شيء ما |
Ama...aşkımız sanki senin, babasının, benim aşkımızmış gibi davrandı bir bakıma, onun için önemsizdi, ona hiçbir anlam ifade etmiyordu. | Open Subtitles | ولكن مع هذا فإنها تصرفت كأن حبنا,حبك,أبوها و أنا بشكل يوحي بأنه كان لا شيء لها لم يكن يعني شيء لها |