| O günlerde Bizimle kalan annemin küçük kardeşi olan amcamı arıyorlardı. | Open Subtitles | يبحثون عن خالي شقيق والدتي الأكبر يعيش معنا ذلك الوقت |
| Bizimle kalan bir adam vardı. | Open Subtitles | كان لدينا رجل يعيش معنا |
| Sanki yine bizimle yaşıyor gibiydi, tabii yaşamaması dışında. | Open Subtitles | ،وكأنه يعيش معنا مجدداً إلا أنه لا يعيش معنا |
| Torunu da bizimle kalıyor çünkü parası kalmamış. | Open Subtitles | وحفيدها يعيش معنا أيضاً لأن نقوده قد نفذت |
| Sonsuza dek bizimle yaşayacak. | Open Subtitles | سوف يعيش معنا للأبد |
| Bizimle yaşamasını ben de istiyorum. | Open Subtitles | أريده بالفعل أن يعيش معنا |
| Baban artık bizimle yaşamayacak. | Open Subtitles | أبوك لن يعيش معنا بعد الآن |
| Dlyan bizimle yaşıyordu. Ailesi onu evden atınca yanımıza geldi. | Open Subtitles | كان يعيش معنا بعد أن قاما والديه بطرده |
| Bilemiyorum. Belki de artık burada yaşamaması gerekiyordur. | Open Subtitles | لا أعلم ، ربما لا يجب أن يعيش معنا هنا الآن |
| bizimle yaşıyordu ve çok yakınlardı. | Open Subtitles | أعني, لقد كان يعيش معنا كنا قريبين جدًا من بعضنا |
| Babası sık sık seyahat ederdi ve ona yeterince bakamazdı, o yüzden burada bizimle beraber yaşıyor. | Open Subtitles | كان يسافر كثيراً ولم يكن بوسعه الإهتمام به -لذلك يعيش معنا |
| Jacob, şu anda Bizimle kalan tek çocuk. | Open Subtitles | (جيكوب) الطفل الوحيد الذي يعيش معنا حالياً |
| Bizimle kalan bir müzisyen var. | Open Subtitles | كان هناك موسيقي يعيش معنا |
| Davet edememezlik yapamam bizimle yaşıyor | Open Subtitles | لا يمكنني أن لا أدعوه، إنه يعيش معنا |
| O yüzden bizimle yaşıyor. | Open Subtitles | لهذا يعيش معنا بالمنزل |
| Burada, bizimle yaşıyor. | Open Subtitles | يعيش معنا.. هنا |
| Yıldız oyuncum Dwigth babası Florida ordu üssüne tayin edildiğinden beri bizimle kalıyor. | Open Subtitles | عازفي المفضل النجم دي وايت كان يعيش معنا منذ ان انتقل والده |
| Dale Turner bizimle kalıyor. | Open Subtitles | ديل تيرنر يعيش معنا |
| Kim, bu da Edward, bizimle yaşayacak. | Open Subtitles | (كيم)، هذا (إدوارد)، الذى سوف يعيش معنا. |
| O yüzden bizimle yaşayacak. | Open Subtitles | هذا السبب لكي يعيش معنا |
| Maddie, köpişin bizimle yaşamayacak. | Open Subtitles | مادي, الجرو لن يعيش معنا |
| James artık bizimle yaşamayacak. | Open Subtitles | لم يــّـعـُـد (جيمس) يعيش معنا بعد الآن |
| Babama, onu yanımıza almayı teklif ettim. | Open Subtitles | لذا أخبرت والدي بأن يعيش معنا |
| Evin içinde. - Günlerdir bizimle yaşıyordu. - Ve sen farkına bile varmadın. | Open Subtitles | يعيش معنا لأيام ولم تعلمي بذلك حتى |
| Quahog'da bizimle beraber yaşıyor. | Open Subtitles | انه يعيش معنا في ويكهوغ |