Hedefine âşık olmak gibi affedilemez bir hata yaptığın için mi? | Open Subtitles | لانك قد فعلت خطأ لا يغتفر بوقوعك في حب هدفك ؟ |
Otoparkta neler yaptığını duydum, büyük çocuk ve bu affedilemez. | Open Subtitles | سمعت بما فعلت في ساحة السيارات أيها العظيم وذلك لا يغتفر. |
Siz ikinizin yaptığı affedilemez bir şeydi. | Open Subtitles | الذي قمتم به انتم الاثنان كان شيئا لا يغتفر |
Dün sana bağışlanamaz bir söz mü ettim? | Open Subtitles | هل قلت لك شيئا لا يغتفر الليلة الماضية ؟ |
Diğer taraftan idaren de affedilemezdi. | Open Subtitles | بطريقة آخرى, تصرفك كان لا يغتفر |
Yaptığım şey affedilemez. | Open Subtitles | إن تصرفي ليس من النوع الذي يمكن أن يغتفر. |
Çoğu arkadaşım bunu yaptı, ama benim büyüdüğüm evde bu affedilemez bir şey. | Open Subtitles | كثير من أصدقائي يفعلون ذلك ولكن في بيتنا هذا ذنب لا يغتفر |
Bir hayaletten kaçmak affedilemez bir davranıştır. | Open Subtitles | الهروب من شبح يعد نقصاً لا يغتفر من التراث |
Sana karşı yaptığım affedilemez. | Open Subtitles | لقد ارتكبت خطأ ضدك لا يمكن ان يغتفر مالذي افعله |
Ve hele ben, bu suçlamaları hiç hak etmiyorsam bu kabalık benim görüşüme göre hiç ama hiç affedilemez! | Open Subtitles | الذنب الوحيد الذي لا يغتفر برأيي... والذنب الوحيد الذي لم أقترفه قط |
Ve hele ben, bu suçlamaları hiç haketmiyorsam bu kabalık benim görüşüme göre hiç ama hiç affedilemez! | Open Subtitles | الذنب الوحيد الذي لا يغتفر برأيي... والذنب الوحيد الذي لم أقترفه قط |
Eve'in halkınıza yaptıkları affedilemez Ama o benim kızım. | Open Subtitles | ما فعلته " إيف " بشعبك لا يغتفر لكنها إبنتي |
generalin oglu icin bile bu affedilemez. | Open Subtitles | حتى لإبن الجنرال، هذا لا يغتفر. |
Kötü bir şey değil anne. affedilemez bir şey. | Open Subtitles | إنه ليس أمر سيئاً إنه شيء لا يغتفر |
Bunun daha azını yapmak affedilemez. Çalışmak zorundaydım. | Open Subtitles | اي شيء اقل لا يغتفر علي ان اؤدي عملي |
Sevgili Anna Vasilievna seni terk ederek bağışlanamaz bir hata yapmıştım. | Open Subtitles | الغالية (آنا فاسيليفنا) منذ أن إرتكبت خطأ لا يغتفر بفراقي عنكِ |
Marketin önündeki davranışım affedilemezdi. | Open Subtitles | إن تصرفي... في السوق العام، كان أمرا لا يغتفر |
Çok unutkanım! Gerçekten de Affedilmez bir hata! | Open Subtitles | أوه، أنا كثير النسيان جدا إنهذنبلا يغتفر. |
Ayrıca güney sahilinde her ne olduysa pek affedilecek bir şey değildi. | Open Subtitles | وبعد ما حدث في ساوث بيتش هذا الى حد كبير لا يغتفر |
Sayın Başkan, bu kabul edilemez. | Open Subtitles | انه امر لا يغتفر انا اتحمل المسؤولية كاملة |
O zamanki davranışlarım affedilmezdi öyle ki nefret duymadan düşünemiyorum. | Open Subtitles | سلوكي في ذالك الوقت كان لا يغتفر. ومن الصعب علي ان افكر به بدون ان امقت نفسي |
Affedilmeyecek bir şey. | Open Subtitles | الذى نحبه جميعاً أنه شئ لا يغتفر |
O konvoyda olan şey bağışlanamazdı. Ama sizin tavırlarınız... | Open Subtitles | ما حدث على تلك القافلة انه لا يغتفر لكن افعالك |
Bu kadar affedilemeyecek ne yapmış alabilir ki? | Open Subtitles | لماذا؟ ما الذي قد يفعله ولا يغتفر |