"يغطي" - Traduction Arabe en Turc

• kapsıyor
• karşılar
• örtbas
• kaplayan
• gizliyor
• koruyor
• örten
• kapatan
• kaplıyor
• kapatıyordu
• yerine
• saklıyor
• karşılıyor
• kapatacağını
• idare

Açık denizler hukuki bir terim, ama aslında, gezegenin yüzde 50’sini kapsıyor.
أعالي البحار مصطلح قانوني , لكنه في الحقيقه , يغطي 50 بالمئة من سطح الكوكب :

Bu şeyi karşılar mı, şey gibi, şey... portatif TV?
هل هذا يغطي كل شي لنقل مثلا انه تلفاز متنقل؟

Belki tecavüzü örtbas etmek için yalan söylediğine pişman oldu.
لربما شعر بالذنب لأنّه كذب لأجل أن يغطي على الإغتصاب

Antarktika'yı kaplayan buzun çoğu bölümü dört kilometreden daha kalın.
يصل سمك غالبية الجليد الذي يغطي أنتاركتيكا إلي 4 كيلومترات

Alaska'da, sabahın yoğun sisi bir başka kartal tipini gizliyor.
فى ألاسكا، قدر من ضباب الصباح المبكر يغطي نموذج تقليدى آخر

Hayır baba. Hyde beni koruyor. Bunu ben yaptım.
كلا, أبي, هايد يغطي عني, أنا فعلتها

Borunun girişini örten duvarın bu kısmını kırıp geçebileceğiz.
سنتمكن من عبور الجزء من الجدار الذي يغطي مدخل الماسورة

Bunca yıldır sana da ihtiyaçları vardı ama yokluğunu kapatan bendim.
أعني، لقد احتاجا إليكِ كل تلك السنوات وكنت أنا من يغطي هذا

Bu havalimanı tek başına 100 metrekareden daha fazla alanı kaplıyor.
المطار وحده يغطي اكثر من 100 كيلو متر مربع.

Dışarı çıktığımızda, o adam bizim afişleri kapatıyordu.
خرجنا من النادي، وهذا الرجل كان يغطي ملصقات لدينا.

Ortaya çıktı ki, Avrupa Birliği artı 9 ülke dünyada balık avcılığının üçte ikisini kapsıyor.
تبين أن الاتحاد الأوروبي زائد 9 دول أخرى ، يغطي حوالي ثلثي الثروة السمكية العالمية.

Kanun, böyle havadan sudan meseleleri de kapsıyor mu?
يغطي القانون مثل هذه المســائل التافهة أيضــاً؟

Bu poliçe sadece gerçek kayıpları karşılar, uydurmaları değil.
آسف ، هذا التأمين لا يغطي سوى الأغراض الحقيقية ، وليست المختلقة

Ön aks mahvolmuş, bu masrafı karşılar.
حسنا، المحور الأمامي مكسور، لكن يمكنه أن يغطي الضرر

Evet, ama sadece oğlunu yalanlarını, tecavüzü ve cinayeti örtbas ediyordu.
أجل، لكنه يغطي فحسب على ابنه الكاذب و المغتصب و القاتل

Yatağı ve bazayı kaplayan kumaştır.
انه القماش الذي يغطي المفرش والنابض الصندوقي.

Hizmetli dolabında sahte bir dolap var. Bir merdiveni gizliyor.
يوجد جدار مزيف في حجرة البواب يغطي سلماً

Ölümünde bile oğlunu koruyor.
حتى في موته ما زال يغطي على ابنه

Modanın, çiftler etrafında sıkı fıkı olduğunda gözlerini kapatan köpeklerin olduğu filmlerin esiriyim.
والأزيـاء، والأفلام التي يغطي فيها الكلاب أعينهم عندما يصبح الأزواج حميمين

Bu, gezegenimizdeki en büyük geliştirilmemiş su havzasıdır. Kalifornia'dan daha fazla yer kaplıyor.
هذا هو أكبر حوض نهري غير مستغل في العالم، يغطي منطقة تفوق مساحة كاليفورنيا.

- Hiç de değiller. - Ayrıca gömleğim, büyük kısmını kapatıyordu.
ليسوا كذلك - بجانب ذلك , قميصي يغطي معظمه -

Kevin Lynch yerine bakar, zaten bir sürü izin günün var.
سوف ادع كيفين لينش يغطي وسوف يكون لديك وقت كثير للعطلة

Siz gökyüzün saklıyor. Kutup Yıldızının nerede olduğunu bilmiyorum.
الضباب يغطي السماء ولا أعلم اين توجد نجمة الشمال

Sigortam çoğunu karşılıyor. En kötüsü kişiler eşyalarım.
التأمين يغطي معظمها، الأغراض الشخصية هي أسوأ ما بالأمر

Bunun birkaç hafta önce verdiğim avansı kapatacağını sanmıyorum.
أنا لا أعتقد أنّ هذا يغطي السلفة التي أعطيتها لك منذ إسبوعان

Geçen ay adımı saklı tutmak suretiyle bir bağışta bulundum. Uzun bir süre idare etmez onları ama.
. لقد أرسلت تبرعاً مجهولاً ، الشهر الماضي . ولكنه لن يغطي تكاليفهم لمدة طويلة