İkincisi, bu durum hiçbir şeyi değiştirmez. Başkan durumumuzun bilincinde. | Open Subtitles | وثانيًا، هذا لا يغير شيئًا فالرئيسة عليمة بموقفنا |
Derin yeraltına hapsolmuştur, bu anlamı paylaşacak kimsesi yoktur ve bu onun durumuyla ilgili hiçbir şeyi değiştirmez ama o bunu umursamaz: O tek bir anda, yaşamış herkesin bütün tecrübelerini tecrübe etmiştir. | TED | حيث كان مسجونًا عميقًا تحت الأرض، ولم يجد أحدًا ليشاركه المعنى الذي توصل إليه، وهذا لم يغير شيئًا من ظروفه، لكنه لم يبالِ: في تلك اللحظة الوحيدة، خبر تجارب كل شخص تواجد قبله على الأرض. |
Beni sevmesi bir şeyi değiştirmez. | Open Subtitles | -حسنًا، هذا لا يغير شيئًا |
Hiçbir şeyi değiştirmez. | Open Subtitles | لن يغير شيئًا. |
- Bu bir şeyi değiştirmez. | Open Subtitles | -هذا لا يغير شيئًا . |