"يقتضي" - Traduction Arabe en Turc

• görevim
• gerekiyorsa
• gerektiriyor

- Evet ve benim görevim sana daha iyisini bulmak, tamam mı?
بالفعل ، لكن عملي يقتضي أن أحصل لك على واحدة أفضل ؟

İkinci Kaptan'ınız olarak, görevim gereği görev alanımıza şiddetle itiraz ediyorum.
وبما أنه قد تم إعادة تعييني واجبي يقتضي الإعتراض على أهداف مهمتنا

Eğer bu ülkeyi zorba yönetimden arındırmak için birkaç masumun ölmesi gerekiyorsa.
، إذا كان يقتضي الأمر أن يموت بضعة أبرياء لإنقاذ تلك البلاد من الإستبداد

Kaç tane gerekiyorsa.
مهما يقتضي ذلك

Mesleği, kişiliğini ortaya koymasını engelleyen bir üniforma giymesini gerektiriyor olabilir.
او عمل يجرده من شعوره بالتواصل عمله قد يقتضي ان يرتدي لباسا موحدا

Bozulmanın geniş bir alana yayılması düzenli bir şekilde olaya yaklaşmamızı gerektiriyor.
الإتساع الكبير لدائرة الفساد يقتضي عملية توافقية

Biliyordum ki görevim büyüdüğünde olman gereken sihirbaz olmanı sağlamak.
ولقد علمت أن عملي كان يقتضي أن أتأكد من أنّه يصبح الساحر الذي وُلِد ليكونه

görevim benim kaderim, Majesteleri.
قدري يقتضي أن أقوم بواجبي يا صاحب الجلالة

Airbnb'de modern bir geçkin olarak şunu da öğrendim; görevim, topluluk karşısında denetlerken özelde insanlara mentorluk etmekti.
في شركة "إير بي إن بي" تعلمت أيضًا، كشيخ عصري، أن دوري يقتضي أن أكون متدربًا علنًا وموجِّهًا في الخفاء.

Madem söylemek görevim, dinleyin.
و عليه يقتضي الواجب ان اقدم لك النصيحة

Ama hükümeti bilgilendirmek benim görevim, yanlış alarm olsa bile.
لكن عملي يقتضي مني ... إبلاغ الحكومة حتى لو تبين أنه إنذار كاذب

Oysaki, benim görevim sizin işinizi kolaylaştırmak. Lütfen...
وعملي يقتضي أن أجعل عملك أسهل،

Size bakmak benim görevim çocuklar.
يقتضي عملي أن أرعاكم

Joe Bob orospu çocuğunun teki olabilir ama o orospu çocuklarını korumak da benim görevim.
إن (جو بوب) إبن سافلة لعين، ولكن عملي يقتضي مني حماية الملاعين أولاد السفلة أيضاً،

Ne gerekiyorsa yaparım.
-سأنفّذ أيما يقتضي الأمر .

O zaman anneni gömmelisin. Kaderi bunu gerektiriyor.
عليكَ بدفنها، فدينها يقتضي ذلك

Yeni iş seyahat etmemi gerektiriyor.
عملي الجديد يقتضي أن أسافر