"يقفون" - Traduction Arabe en Turc

    • duruyorlar
        
    • durup
        
    • duran
        
    • duruyor
        
    • ayakta
        
    • bekliyor
        
    • bekliyorlar
        
    • onları
        
    • bekleyen
        
    • durmuş
        
    • dururlar
        
    • dikilen
        
    • dikilip
        
    • Destekli
        
    • durumdalar
        
    Bence, tenis temelde pin-pong'dur ama burada oyuncular masanın üstünde duruyorlar. Open Subtitles أعتقد أن التنس هو كرة طاولة، ولكن اللاعبون يقفون على الطاولة
    Uçurumun tam kenarında duruyorlar. Tek yapmamız gereken onları aşağı itmek. Open Subtitles إنهم يقفون على حافة الخسارة كل ما يجب علينا أن ندفعهم
    Orada çocuklarıyla birlikte durup evlerinin yanışını gözlerinde yaşlarla izlerlerken. Open Subtitles يقفون هنالك مع أطفالهم جميعهم يبكون وهم يشاهدون بيتهم يُحرق
    Ve şu an dünyanın gözü benimle birlikte burada duran liderlerde. Open Subtitles والآن، أعين العالم بأكلمه تنظر إلى القادة الذي يقفون معي الآن
    Shankar, ne zaman bir gazete veya dergide onun resmini görsem yanında silahlı biri duruyor. Open Subtitles شانكار ، حينما أرى صورته في صحيفة أو مجلة ما هناك رجال مسلّحون دائما يقفون بجانبه لماذا؟
    Ama bunu elinde içki ve sigarayla ayakta dikilirken kaç kişi yapabilir ki? Open Subtitles ولكن كم من الناس يمكنهم القيام بهذا وهم يقفون ثابتين وبيدهم شراب وسيجارة؟
    Günde 151 milyon insan süpermarkette kasada bekliyor. TED 151 مليون شخص يقفون في كل يوم في خط السوبر ماركت
    Orada öylece dikilip bekliyorlar, yüzlercesi, bir saat boyunca. Open Subtitles هم فقط يقفون هناك ينتظرون المئات منهم, لساعة.
    Uçurumun tam kenarında duruyorlar. Tek yapmamız gereken onları aşağı itmek. Open Subtitles إنهم يقفون على حافة الخسارة كل ما يجب علينا أن ندفعهم
    Evet ama silah aradıkları yerde değil. Hepsi boş bir hangarın önünde duruyorlar. Open Subtitles إنها ليست بالموقع الذي يعتقدون بأنها موجودة إنهم يقفون جميعاً أمام حظيرةٍ فارغة
    Şimdi sorulması gereken soru şu; neden ellerinde kitaplarla orada duruyorlar? TED إذا السؤآل هو، لماذا يقفون هناك وهم يحملون الكتب؟
    Her küçük engel, her küçük rampa, ekip üyelerinin durup vazgeçmesine neden oluyordu. TED فكل عائق بسيط .. وكل مشكلة صغيرة كانت تجعل هؤلاء الاطفال يقفون في منتصف الطريق .. ويستسلمون
    Donmuş denizin üzerinde durup Antarktika fırtınalarına dayanıyorlar. Open Subtitles يقفون على البحر المتجمد ويتحملون كامل قوة عواصف القارة القطبية الجنوبية
    Size o paraşütün boyutları ile ilgili orada ayakta duran insanlarla oransal bir bir bilgi vermek gerekirse, bilirsiniz. TED و أعطيكم فكرة عن حجم المظلة مقارنة مع الأشخاص الذين يقفون بجوارها.
    Benim arkamda duran bin kişiyi unutuyorsunuz. Open Subtitles ولكنك تنسي الألف الرجال الذين يقفون خلفي
    Bugün burada insanoğlu dimdik duruyor gururlu ve yenilmez! Open Subtitles هنا واليوم البشر يقفون باعتزاز فخورين ، ومنتصرين
    İnsanların bunlardan bir tane almak için gece boyu ayakta beklediklerini hatırlıyorum. Open Subtitles أتذكر هُناك طابور من الناس يقفون طوال الليل للحصول على واحدة منها.
    tanrım sen senin gibi birine daha önce hiç rastlamadım senin yüzünden bukadar insan bekliyor görmüyormusun Open Subtitles أو يالله أنت لايمكن ان يكون أي شخص آخر العديد من الناس يقفون خارجاً أليس بالإمكان أن تلاحظ ذلك ؟
    Tüm arkadaşların bekliyorlar. Open Subtitles الآن ، جميع الأصدقاء يقفون بجوار منازلهم
    Mağazadaydık ve önümüzde kasada bekleyen üç - dört kişi vardı. TED كنا في أحد المتاجر، وكان هناك ثلاثة أو أربعة أشخاص يقفون أمامنا في المكان المخصص للدفع
    Ben burada elektriği, kirayı, ısınmayı ve onların maaşlarını öderken 6 kişi burada bütün gün durmuş birbirine fıkra anlatıp filmler hakkında konuşuyor. Open Subtitles ستة أشخاص يقفون هنا لأيام لكى يمزحون و يتحدثون عن الأفلام بينما أدفع أنا الغاز و الإيجار و النور و الضرائب و رواتبهم
    Ama her zaman ayaklarının üzerinde dururlar. Senin gibi birkaç kişiye tavsiyelerim olmuştur. Open Subtitles ولكنهم يقفون دائما على ارجلهم مجددا وقدقمت مسبقا بمواساة اناس مثلك
    Ve bu şekilde yaşamaktan bıktım, bir kasabadan diğer kasabaya, gözlerinin olması gereken yerde delikler olan, ruhları yaralanmış köşelerde dikilen insanlar. TED وقد سئمت من العيش هكذا اتنقل من بلدة الى بلدة و اناس يقفون حول الاركان يحملون ثقوبا مكان اعينهم، ارواحهم معطوبة.
    Tek yaptıkları, ayakta dikilip sarhoş olmak. Rezalet. Open Subtitles كل مايفعلونه أنهم يقفون مجتمعين ويشربون, هذا أعرج
    Bunlar Amerikalı, özgür olduklarını böyle ifade ediyorlar. Destekli bağımsızlık. Open Subtitles هؤلاء أمريكان, يقفون من أجل الحرية من أجل الإستقلالية المدعومة
    Tüm bu yönlerde, insanlar "aynı durumdalar" ... domuzlar ve ineklerle, tavuklar ve hindilerle. Open Subtitles في هذه النواحي الأساسية البشر الذين يقفون "على أربع"، اذا جاز التعبير، مع الخنازير والأبقار والدجاج والديوك الرومية.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus