| Bir kaç gündür radar dışında olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون أنّه كان مُختفي عن أنظارهم خلال الأيام القليلة الماضية. |
| Onların arasında biraz meşhurdur. Komando olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | إنّه شهير جدًّا بينهم، إذ يقولون أنّه كان جنديًّا مغوارًا. |
| Tek başına bir orduya bedel olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون أنّه قويّ قوّة وحدة لواء عسكرية بأكملها |
| diyorlar ki, gençlik kulübünde koçluk yapıyormuş ve buraya da çocuklarına o boku satan pislikle yüzleşmeye gelmiş. | Open Subtitles | يقولون أنّه كان مدرّباً في نادٍ شبابيّ، أتى لمواجهة هذا الحقير لبيعه المخدّرات لصبيانه |
| Bir içki dükkânını soydu diyorlar ama o yapmadı. | Open Subtitles | يقولون أنّه سرق محلّ خمور، ولكنّه لم يفعل |
| Çölde asla kırmızı şarap içmemelisin derler. | Open Subtitles | يقولون أنّه لا ينبغي عليك إحتساء النبيذ الأحمر في الصحراء. |
| Köprünün açılmasını bekle. İyi şans getireceğini söylerler. | Open Subtitles | إنتظر لرؤية إفتتاح الجسر يقولون أنّه يجلب الحظ الطيب |
| Savaş alanında koca bir bölük askere bedel olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون أنّه قويّ قوّة وحدة لواء عسكرية بأكملها |
| İntihar olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون أنّه كان إنتحار |
| Devasa olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون أنّه ضخم |
| Oldukça çekici olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون أنّه جذاب بعض الشيئ |
| Gözü kara bir adam olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون أنّه رجلاً خطيراً. |
| Onun ölmek üzere olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يقولون أنّه يحتضر |
| Kilisede olanlar ne de kötü. İşte buna sızıntı diyorlar. | Open Subtitles | ما أبشع ما جرى في الكنيسة سمعتهم يقولون أنّه تسرّب غازيّ |
| Aşırı dozdan öldü diyorlar, o kadar. | Open Subtitles | يقولون أنّه مات بجرعة زائدة، نهاية القصّة |
| Öldü diyorlar... Herkes diyor... - Patlamada ölmüş. | Open Subtitles | قالوا أنّه مات والجميع يقولون أنّه مات في الانفجار |
| derler ki kan ruhu yapıştırır. | Open Subtitles | يقولون أنّه غراء الروح ويؤدّي إلى الممارسة |
| Ölüysen eğer harcaması zordur derler. | Open Subtitles | يقولون أنّه من الصعب إنفاق المال عندما تكون ميّتاً |
| Anne ya da baba öldüğünde çocuk ölümlü olduğunu anlar, derler. | Open Subtitles | يقولون أنّه عندما يموت الآباء الأولاد يحسون بقيمة الحياة |
| Çölde asla kırmızı şarap içmemen gerektiğini söylerler. | Open Subtitles | يقولون أنّه لا ينبغي عليك إحتساء النبيذ الأحمر في الصحراء. |
| Bir ayrıcalığı olmadığını söylerler. | Open Subtitles | يقولون أنّه لم يحصل على تثبيت في العمل. أنتم تعرفون ما الذي يعنيه هذا. |