Paket, posta odasında duruyor kablosuz ve bluetooth giriş noktalarını tarıyor. | Open Subtitles | و الصندوق في غرفة البريد يقوم بمسح نقاط وصول اللاسلكي والبلوتوث |
Yüz tanıma yazılımı şu an bölgeyi tarıyor. | Open Subtitles | برنامج التعرف على الوجه يقوم بمسح المنطقة الآن |
Yani bundan kastım program insanları kendi hayatını yaşarmışcasına pasif bir şekilde gözlemliyor. Dünya'daki blog sayfalarını tarıyor ve insanların yazdıklarına bakıyor, ve insanlar da izlendiklerini ya da görüntülendiklerini bilmiyorlar. | TED | ما أعنيه بذلك هو أنه يراقب الناس بسلبية كما يعيشون حياتهم. يقوم بمسح عالم المدونات وينظر في ما يكتبه الناس، ولا يعلم هؤلاء الناس أنهم مراقبون أو يقابلهم أحد. |
Bu beyindeki sinirsel etkinlikleri tarıyor. | Open Subtitles | يقوم بمسح النشاط العصبي و المخ |
Luthor DNA'sını tarıyor. | Open Subtitles | وهو يقوم بمسح لLuthor الحمض النووي. |