Yüksek nüfuslu, büyük bir şehri ortadan kaldıracak kadar kuvvetli. | Open Subtitles | إنها كبيرة بما يكفي لأن تبيد معظم سكان مدينة كبيرة |
Boru hattına karşı olanları öldürtecek kadar soğukkanlı birinin basına karşı yalan söylemeyi de becerebileceği aklınıza gelmedi mi hiç? | Open Subtitles | هل بق وأن فطرت بأنها باردة بما يكفي لأن تقتل المعارضين لخط أنابيبها؟ و باردة بأن تكذب ايضاً على الصحافة؟ |
Sıradan insanlarla kaynaşabilecek kadar alçak gönüllü bir yönetmen. | Open Subtitles | كمخرجعندهمن التواضع.. ما يكفي لأن يختلط بالعامة .. |
Ama sevgi değil. Sana bir daha asla sevecek kadar güvenemem. | Open Subtitles | ولكنها ليست حب , أنا لن أستطيع أن أثق فيك بما يكفي لأن أحبك |
Büyük bir şehri ortadan kaldıracak kadar kuvvetli. | Open Subtitles | إنها كبيرة بما يكفي لأن تبيد معظم سكان مدينة كبيرة |
Bak, biraz bencilleştiklerini biliyorum ama ölmeyi hak edecek kadar kötü bir şey yapmadılar. | Open Subtitles | انظري ، أنا أعترف أنهم أصبحوا أنانين قليلاً لكن هذا لا يعني أنهم فعلوا شيئاً سيئاً يكفي لأن يموتوا من أجله |
Bunu bilecek kadar zeki ama polis merkezinde bir polise silah çekecek kadar aptal. | Open Subtitles | حسنا,إذن هو ذكي بما يكفي لمعرفة هذا لكن غبي بما يكفي لأن يشهر سلاحا على شرطي في مركز شركة؟ |
Benim bazı sırlarımı biliyorsun, ama eminim ki, onları saklı tutacak kadar bana değer veriyorsundur. | Open Subtitles | ولكنني أراهن أنكِ لا زلتِ تأبهين لي بما يكفي لأن تحافظي عليهم ولا تبوحين بهم |
Doğru olamayacak kadar iyi olan bir şey ister misin? | Open Subtitles | أتريد شيئاً, والذي هو حقاً جيّد بما يكفي لأن يكون حقيقي؟ |
Her ne istiyorlarsa, o kadar korkunç ki kitap onlardan bahsettiği yerleri silmek için kendini yeniden düzenledi. | Open Subtitles | مهما يكون.. فهم مخيفون بما يكفي لأن يقرر الكتاب إعادة كتابة نفسه ليمحوا أي ذكر لها |
Sanırım yaptığım her şeyden seni haberdar etmeyecek kadar büyüdüm. | Open Subtitles | أظن أني كبير بما يكفي لأن لا أخبرك عن كل شيء |
Libyalılar'dan, birkaç ölüm tehtidi almasına yetecek kadar. | Open Subtitles | ما يكفي لأن تتلقى عدة تهديدات قتل من نشطاء ليبيين |
Ama öyle. Başka bir hayat satın almaya yetecek kadar gerçek. | Open Subtitles | إنّه كذلك، يكفي لأن يبتاع لكِ حياةٌ فى مكانٍ آخر |
Sevgi, birisine rahatsız olduğunuz şeyi söyleyecek kadar güvenmektir. | Open Subtitles | الحب هو الوثوق في شخص ما بما يكفي ,لأن تُخبره ما الذي يضايقك حقاً |
En azından adam yaşıyor ve seni seviyor o lanet yürüyüşe çıkacak kadar o lanet içecekten içecek kadar. | Open Subtitles | على الأقل هو على قيد الحياة وإنه يحبكِ بما يكفي لأن يتم المسيرة اللعينة |
Bilir ki, yapması gereken tek şey bir yaban domuzu öldürdüğünde değiş tokuş yapacak kadar büyük olmalıdır | TED | كل ما عليه أن يتأكد من أنه عندما يقتل خنزير يكون كبير بما يكفي لأن يتشاركه . |
Doğru olamayacak kadar iyiydi. | Open Subtitles | كانت جيّدة بما يكفي لأن تكون حقيقية |
Gerisini anlamamak için de aptal olman gerekiyor çünkü bilgisayar dahisi, özel jet alacak kadar da zengin... | Open Subtitles | وسأكون غبية تماما ً لو لم اعرف الباقي لأن عبقري الكومبيوتر الثري ...بما يكفي لأن يملك طيارة خاصة |
Ayrıca yeteri kadar yiyeceğiniz de var. | Open Subtitles | و من الواضح طعام يكفي لأن تأكلوا |
Lemonde Jonathan'ı karidese alerjisi olduğunu bilecek kadar iyi tanıdığımı anlayacaktır ve bu da herşeyi mahveder... | Open Subtitles | سيعلم "ليموند" أنني أعرف "جونثان" بما يكفي لأن أعرف أن لديه حساسية من الروبيان الخطةكلهافقط.. |