Ben o diziyi hiç sevmem. Benim ilgi alanım değil. | Open Subtitles | لم يعجبني ذلك المسلسل و لم يكن السبب كوب الشاي |
Bu onu üç gece uyutmamış. Not veya tehditten değil. | Open Subtitles | أبقته يقظاً لثلاثة ليالي لم يكن السبب الملاحظة أو التهديد |
Aslında bir gösteri için tatmin edici bir beklentinin resmi manzarasındaydım, bunlarla başladığım yerde değil. | TED | كنت في لحظة رصانة تنتظر مني انجاز شيء معين لمعرض وهذا ما لم يكن السبب الذي بدأت من أجله بتصميم هذه الأشياء |
Dün gece onu öldüren sıvı nitrojendi, ama midesindeki ülserin sebebi bu değildi. | Open Subtitles | النيتروجين السائل قتله ليلة أمس، ولكن لم يكن السبب فى تقرح بطانة معدته |
Beni orkideleri sevmeye iten sebebi aslında özellikle orkideleri sevmem. | Open Subtitles | لم يكن السبب هو حبي لأزهار الأوركيد لست حتى من محبي الأوركيد بشكل خاص |
Çifte Silah diyen çoktu, ama iki tabancası olduğundan değil. | Open Subtitles | الكثيرون كانوا يدعونه بهذا الإسم لكن لم يكن السبب أن لديه مسدسان |
Çifte Silah diyen çoktu, ama iki tabancası olduğundan değil. | Open Subtitles | الكثيرون كانوا يدعونه بهذا الإسم لكن لم يكن السبب أن لديه مسدسان |
Terör şebekesini dağıtması Sloane'a af çıkarmamızın nedenlerinden biri değil, en baskın nedendi. | Open Subtitles | وتفكيك شبكته الإرهابية لم يكن السبب الوحيد الذي عفونا به عنه لكن هذا كان السبب السائد |
Acının sebebi o küreler değil miydi? | Open Subtitles | أنت لم تكن لتصبح مريضاً إذاً لم يكن السبب هو الكنز ؟ إذاً تخلص منه ؟ |
O Noel günü... seni evden kovmamın gerçek nedeni uyandığımda... bana sakso çekmeye çalışıyor olman değil miydi? | Open Subtitles | في عيد الميلاد هذا الم يكن السبب الحقيقي لطردك خارج المنزل لأنني استيقظت بالصباح ووجدتك تحاول مص قضيبي |
Niçin kavga ettiklerini biliyorum ve neden fıstık ezmesi değil. | Open Subtitles | ،أعرف لماذا كانا يتشاجران لم يكن السبب زبده بالفستق |
Onu aldatmak istemediğimden değil. | Open Subtitles | لم يكن السبب أنني لم أرغب بخيانته أنا أرغب بخيانته |
Bu yüzden içmedin değil mi? | Open Subtitles | ذلك لم يكن السبب أنكِ شربتِ.. أليس كذلك؟ |
Torres'in ne söylediği umurumda değil, o EMP değildi. | Open Subtitles | لا يهمني ما يقول توريس فلم يكن السبب وحدة النبض الكهرومغناطيسى |
Sırf gidecek bir yerim olmadığı için değil o an bir şeyi anlamış olduğum içindi: | Open Subtitles | لم يكن السبب هو عدم وجود ملاذ لي وإنما لأن الأمور تجلت لي في تلك اللحظة |
Yani bunun sebebi kafana aldığın darbe değil. | Open Subtitles | ممّا يعني أنّ الرضّ على الرأس لم يكن السبب في هذا |
Ona çok aşık olduğun için değil, kariyerine çok aşık olduğun için kovdun onu. | Open Subtitles | لم يكن السبب أنّكَ كنتَ مغرماً بها بل لأنّكَ كنتَ مغرماً أكثر بمهنتكَ |
Demek ki davanın bu kadar zaman çözülememesinin sebebi o değilmiş | Open Subtitles | وهذا لم يكن السبب في فتور التحقيق في القضية |
Okuldan babam aldı beni, ve bunun sebebi sıkıcı olması değildi. | Open Subtitles | لقد سحبني أبي من المدرسة ولم يكن السبب أنها مملة |