Yani, birbirleri ile aynı fikirleri paylaşmadılar -- olay bu değildi. | TED | أعني، لم يتفقوا مع بعضهم البعض-- لم يكن هذا هو المقصود. |
Evet, ama dersi almamın tek sebebi bu değildi. Meyve ve onun gibi şeyler de çizerdik. | Open Subtitles | نعم ولكن لم يكن هذا هو السـبب الوحيد ولكننا رسـمنا الفواكه وأشـياء أخرى |
Onun olayı bu değildi. Onun ki eğlenmekti. | Open Subtitles | لم يكن هذا هو الأمر لقد أخبرتنى أنها ستستمتع بحياتها |
Onun olayı bu değildi. Onunki eğlenmekti. | Open Subtitles | لم يكن هذا هو الأمر لقد أخبرتنى أنها ستستمتع بحياتها |
Her şeyden haberim var, çoban kız ama koşmanın nedeni bu değildi, değil mi? | Open Subtitles | لقد سمعت بهذا و لكن لم يكن هذا هو السبب أليس كذلك ؟ |
Süslerde anlaştığımız renk bu değildi. | Open Subtitles | لم يكن هذا هو اللون الذي اتفقنا عليه للزينة |
Şöyle bir baktın mı zorlama ama sinirlendiği sadece bu değildi. | Open Subtitles | فيما بعد. بدى هذا أمرًا صعب الحدوث. ولكن لم يكن هذا هو السبب الرئيسي الذي جعله يغضب. |
Soru bu değildi küçük adam. | Open Subtitles | حسنا، لم يكن هذا هو السؤال ، أيها الرجل الصغير. |
Ama aslında en büyük sorun bu değildi. | TED | لكن لم يكن هذا هو الإشكال الأكبر. |
Deminki isim bu değildi. | Open Subtitles | لم يكن هذا هو الإسم الذى قلتيه |
Beklediğimiz başlangıç bu değildi. | Open Subtitles | حسنا، لم يكن هذا هو بدء نحن نبحث عن. |
Yani sapılması gereken yol bu değildi. | TED | لذلك لم يكن هذا هو الطريق للسير فيه . |
- Tek sebebim bu değildi tabii. | Open Subtitles | لا لم يكن هذا هو السبب الوحيد |
Tek sebep bu değildi. | Open Subtitles | لم يكن هذا هو السبب الوحيد |
Tek sebep bu değildi. | Open Subtitles | لم يكن هذا هو السبب الوحيد |
Ama şaşırtıcı olan bu değildi. | Open Subtitles | و لم يكن هذا هو الشئ المذهل |
Yanlız şaşırtıcı olan bu değildi. | Open Subtitles | و لم يكن هذا هو الشئ المذهل |
Sorun bu değildi. | Open Subtitles | لم يكن هذا هو المهم |
Anlaşmamız bu değildi. | Open Subtitles | لم يكن هذا هو الإتفاق. |
İstediğimiz bu değildi. | Open Subtitles | لم يكن هذا هو المقصد |