"يلعب لعبة" - Traduction Arabe en Turc

    • oyun oynuyor
        
    • oyun oynamak
        
    • oynayan
        
    • oynar
        
    • oyunu oynarken
        
    • oyunu oynuyor
        
    • oyun oynuyordu
        
    Sersemler. Sizinle barbar bir oyun oynuyor. Onu tutun, işte böyle. Open Subtitles ايها الاغبياء انه يلعب لعبة همجية جاروهمثل هذا
    Ama bu Radchenko bambaşka kurallarla, yeni bir oyun oynuyor. Open Subtitles و لكن رادشينكو هذا يلعب لعبة جديدة تماماً و بقواعد لم نعهدها من قبل
    Bir oyun oynuyor ve artık korkmuyor. Open Subtitles إنه يلعب لعبة و ليس خائفًا ،ليس بعد الآن
    Ve şimdi düğünde bile oyun oynamak istiyor. Open Subtitles والآن حتى في حفل زفاف يريد أن يلعب لعبة
    Şimdi iki dokunmatik ekranla bir oyun oynayan şempanzeleri kullanarak bunu kontrol edeceğiz. TED لذلك سوف نتحقق من ذلك من خلال جعل الشمبانزي يلعب لعبة بلمس اثنين من شاشات تعمل باللمس.
    Oturdukları güvenli yerden, oyun oynar gibi saldırırlar. Open Subtitles إنهم يعلمون في غرفهم المؤَمنة. كمن يلعب لعبة فيديو بشكلٍ أساسي.
    Yalnız videodaki insanlar zombiydiler ve video aslında çocuk, artırılmış gerçeklik oyunu oynarken çekilmişti, bütün bunlar çocuğun niyetinin bir yansıması olarak değerlendirildi. TED باستثناء أن الناس كانوا من الموتى الأحياء وكان الفيديو عنه وهو يلعب لعبة بالواقع المعزز، ما تم تفسيره كانعكاس لنواياه الشخصية.
    Bir oyun oynuyor gibi gözüküyor yalnız bizimle değil, herkesle birlikte. Open Subtitles و كأنه يلعب لعبة ليس معنا فحسب لكن معهم جميعا
    Bir oyun oynuyor ve artık korkmuyor. Open Subtitles إنه يلعب لعبة و ليس خائفًا ،ليس بعد الآن
    Bayan Sylvia ile saatlerce oyun oynuyor olacak. Open Subtitles انه يلعب لعبة مع الآنسة سيلفيا
    Tehlikeli bir oyun oynuyor. Boyundan büyük işlerle uğraşıyor. Open Subtitles هو يلعب لعبة خطيرة هذا خطير جدا
    Üzgünüm, çocuklar. Merak etmeyin. oyun oynuyor. Open Subtitles أنا آسفه ، لا تقلقوا إنه يلعب لعبة ما
    Yüzkarası bir egomanyak "Bayrağı Ele Geçir" adında uygunsuz bir oyun oynuyor. Open Subtitles يلعب لعبة غير تقليدية للحصول على الراية
    Pan bir oyun oynuyor. Bunu kazanabilirsin. Open Subtitles إنْ كان يلعب لعبة تستطيعين الانتصار
    Minx odaya geldi ve beni uyandırdı ardından Drill'in benimle oyun oynamak istediğini söyledi. Open Subtitles مينكس" أتت إلى هنا" وأيقظتني وأخبرتني أنه يريد أن يلعب لعبة معي
    Herkes bunu bir oyun oynamak? Open Subtitles هل يريد أحدكم أن يلعب لعبة ؟
    Bir erkek oyun oynamak istiyorsa sen de aynısını oynayacaksın. Open Subtitles إن أراد الرجل أن يلعب لعبة (جيس) عليك أن تلعبيها أفضل منه
    Yalnız kalpler oyununu oynayan ilk yapışkan zampara o değildi. Open Subtitles إنّه لم يكن أوّل أحمق يلعب لعبة القلوب الوحيدة
    Detaylı olarak hazırlanmış büyük ve hayali bir oyun oynayan küçük bir çocuk gibi olduğunu düşündüm. Open Subtitles أعتقدت أنه مثل الولد الصغير يلعب لعبة هائلة معقدة من نسج الخيال
    Kim çocuklarla tutmaca oynar? Open Subtitles من يلعب لعبة اجلب مع الأطفال ؟
    Kusura bakmayın ama eğer Earl ölecekse, erkek gibi, listesinden bir şeyler silmek için, anlamadığı aptal bir oyunu oynarken ölmeli. Open Subtitles آسف أيّها الرفاق، لكن إن كان إيرل) سيموت، فسيموت رجلاً) وهو يحاول شطب أعمال عن قائمته بينما يلعب لعبة لا يفهمها
    Colin oynamaması gerektiği halde video oyunu oynuyor. Open Subtitles كولين كان يلعب لعبة لم يفترض ان يكون يلعبها
    Kitchener, gerçek gücün asla Hicaz Araplarına geçmeyeceği ahlaksız bir oyun oynuyordu. Open Subtitles فقد كان (كتشنر) يلعب لعبة ساخرة ولم يكن ينوي أبداً اعطاء عرب الحجاز أي قوة حقيقية

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus