Son nefesinde, babası kiliseyi bana miras etti. | Open Subtitles | و هو يلفظ أنفاسه الأخيرة أورثني والده بيت القس في وصيته |
Son nefesinde, babası kiliseyi bana miras etti. | Open Subtitles | و هو يلفظ أنفاسه الأخيرة أورثني والده بيت القس في وصيته |
Arkadaşların son nefesinde hep yalvardı | Open Subtitles | صديقك أقسم وهو يلفظ أنفاسه الاخيرة أنك مرتعب وتتجه شرقا |
Son nefesini verene dek beklemiş dünyanın sonu gelene kadar. | Open Subtitles | سيكون بانتظارها حتى يلفظ أنفاسه الأخيرة حتى تتوقف عجلة الحياة تماما |
Ölüm eşiğindeyken ona bakacak birileri olsaydı son nefesini yalnız başına vermek zorunda kalmazdı. | Open Subtitles | لو كان لديه أحد ما ليعتني به عندما حاصره الموت، بدلاً من الاستلقاء هناك وحيداً وهو يلفظ أنفاسه الأخيرة |
Ondan sonra içi dışına çıkana kadar dövdü. | Open Subtitles | ولم يتركه حتى كاد يلفظ أنفاسه |
Son nefesinde şöyle söylüyor... | Open Subtitles | وهو يلفظ أنفاسه الأخيرة يقول، |
Evet ve son nefesini hapiste verecek Metropolis Hastanesindeki VIP süitinde değil. | Open Subtitles | نعم... وسوف يلفظ أنفاسه الأخيرة بالسجن... ... |
Hayır, son nefesini verirken onu izlemek istiyorum. | Open Subtitles | لا، أريد أن أراه يلفظ أنفاسه الأخيرة |
Ama Barfi son nefesini verirken kilometrelerce ötede, Darjeeling'te idi. | Open Subtitles | و لكن (بارفي) كان بعيدًا عنِّي يلفظ أنفاسه الأخيرة في دارجيلنغ |
Şafak söktükten biraz sonra, 26 Nisan 1865 Çarşamba günü John Wilkes Booth son nefesini verir. | Open Subtitles | الفجر في الأربعاء 26 أبريل ، 1865 (جون ويلكس بوث) يلفظ أنفاسه الأخيرة |
Ondan sonra içi dışına çıkana kadar dövdü. | Open Subtitles | ولم يتركه حتى كاد يلفظ أنفاسه |