"يمانع" - Traduction Arabe en Turc

    • sorun
        
    • rahatsız
        
    • demez
        
    • aldırmaz
        
    • sakıncası
        
    • itiraz
        
    • umursamaz
        
    • karşı
        
    • umursamıyor
        
    • dert
        
    • itirazı
        
    • önemsemez
        
    • etmez
        
    • takmaz
        
    • aldırış
        
    Çift vardiyanın sorun olmadığını söyledi. Sanırım bir buçuk saat kullanabilir. Open Subtitles إنه لا يمانع القيام بمناوبتين أعتقد بأن بإمكانك أخذ نوبة ونصف
    Onun için de sorun yoksa sizlere sevgilimi takdim etmek isterim. Open Subtitles ولذلك، إن كان لا يمانع أريد أن أعرّفكم جميعاً على خليلي
    Yani şu 5 kişi rahatsız olmazsa sizce sakıncası yok mu? Open Subtitles أتعنين, إن لم يمانع هؤلاء الزبائن الخمس سيكون الأمر جيد معك؟
    Ajan McGee, bilgisayarını kullanmama bir şey demez, değil mi? Open Subtitles العميل ماكجى لن يمانع اذا قمت باستخدام حاسوبه ,أليس كذلك؟
    Tabii ondan rica edersem eğer... Eminim aldırmaz. Open Subtitles بالطبعيمكنأن اطلبمنه ، متأكدة أنه لن يمانع
    Eğer sorun olmazsa, tuvaleti kullanmam gerek. Open Subtitles نعم , اذا لم يكن يمانع.. احتاج للذهاب الي الحمام
    Ne yani, onun yerine annesinin vurulması, sorun değil, öyle mi? Open Subtitles إذاً فهو لا يمانع أن تتلقى أمه الطلقة، لا هو
    Ne yani, onun yerine annesinin vurulması, sorun değil, öyle mi? Open Subtitles إذاً فهو لا يمانع أن تتلقى أمه الطلقة عنه
    Dün gece ona e-posta attım. Onun için de sorun yok. Open Subtitles لقد ارسلت له رسالة اليكترونية مساء أمس , لا بأس انه لا يمانع
    Ve sağlam bağlantıları var. Onun için sorun değil. Open Subtitles و هو يعرف أشخاصاً ذوي نفوذ , إنه لا يمانع كوني أعرف حقيقة أنه
    Umarım arkadaşın gelmemden rahatsız olmaz. Open Subtitles إنني جاهز. أتمنى ألا يمانع صديقكم هذا بذهابي معكم.
    Benimle dışarı çıkmandan rahatsız olmayacağına emin misin? Open Subtitles هل انتي متأكدة بأنه لن يمانع خروجك معي ؟
    Eminim, Diler Singh'le konuşursanız hayır demez. Open Subtitles انا واثق انك لو تحدثت مع ديلر ينج فهو لن يمانع
    - Burada kimse aldırmaz. Open Subtitles سوف أتقيأ أستمعى لى لن يمانع أحد هنا إن فعلتى هذا
    Gerçek bir adam bir kadını seviyor Peki, ne zaman, onun için bir şeyler yapmanın sakıncası yok. Open Subtitles حسنا، عندما رجل حقيقي يحب امرأة، أنه لا يمانع فعل الأشياء بالنسبة لها.
    İtiraz eden olmazsa göz yumarız ancak Bay Rainey'nin var gibi. Open Subtitles طالما لا يوجد من يمانع ولكن يبدو أن السيد راينى يمانع
    Ev sahibim kiranın kaynağını umursamaz. Open Subtitles ربي لن يمانع بأن أعمل شيئاً ما لأحقق مبتغاي
    İhtiyatlı biridir ve gereksiz propagandadan sakınır kesinlikle de paraya karşı ilgisizdir. Open Subtitles هو صاحب سياسة صارمة لكن غير جيدة. لكن بالتأكيد لن يمانع المال.
    Ike, Americana her sene döşemeyi yenilemeyi umursamıyor. Open Subtitles آيك، أمريكانا لا يمانع سحب السجاد كل عام.
    Yaslı bir dulun vaktini harcamayı dert etmiyor demek. Open Subtitles من اللطيف معرفة أنه لا يمانع هدر وقت أرملة مفجوعة.
    Kimsenin itirazı yoksa sessizce oturup çıkış zilinin çalmasını bekleyelim. Open Subtitles إذا لم يمانع أحد ، فسأبقى هادئة حتى نهاية الحصة
    Yetenekli, ve eminim ki Shepherd önemsemez. Open Subtitles هي جيدة، وأنا متأكّدة بأن شيبرد لن يمانع.
    - Açgözlülük ne demek? Bahisçiler kenarda birkaç dolar kazanmamıza laf etmez. Open Subtitles وكيل المراهنات لا يمانع إذا كسبنا مزيد من المال
    Neyse, ona Fransız öpücüğü veririm, kafaya takmaz. Open Subtitles لكننا نستخدم القبلة الفرنسية لذا لن يمانع
    O zaman, benim gibi bir hanımefendi yerine erkekler tarafından aşağılanmaya aldırış etmeyen, bir fahişeyle evlenseydin. Open Subtitles حسنا ، أعتقد أنه كان يجب أن تتزوج عاهرة من لا يمانع في أن يقلل احترامه من قبل رجل بدلا من سيدة حقيقية مثلي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus