Oradan kuzeye, yurdunuza doğru yola koyulabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم أن تأخذوا "الطريق الشرقي" إلى بلادكم |
Oradan kuzeye yol alır kendi topaklarınıza ulaşırsınız. | Open Subtitles | يمكنكم أن تأخذوا "الطريق الشرقي" إلى بلادكم |
Oradan kuzeye, yurdunuza doğru yola koyulabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم أن تأخذوا "الطريق الشرقي " إلى بلادكم |
- İstiyorsanız süiti siz alabilirsiniz. Nerede kaldığımız önemli değil. | Open Subtitles | يمكنكم أن تأخذوا السويت إذا أردتم نحن لا نهتم بمكان أقامتنا |
Lütfen... Lütfen bıçağı çekin. Anahtarlarımı alabilirsiniz. | Open Subtitles | أرجوك ، فقط أخفض السكين يمكنكم أن تأخذوا مفاتيحي |
Buzdolabı dolu, istediğini alabilirsiniz. | Open Subtitles | الثلاجة ممتلئة، لذا يمكنكم أن تأخذوا أياً كان تريدونه منها. |
Dünyadaki en büyüleyici organizmaları ele alabilirsiniz. Mesela uranyum soluyan bir mikrobu ve roket yakıtı yapan bir mikrobu alın, biraz okyanus çamuruyla karıştırın, mikroskobun altına koyun, yalnızca küçük noktalar olarak görünürler. | TED | يمكنكم أن تأخذوا الكائنات الأكثر روعة في العالم، مثل الميكروب الذي يتنفس اليورانيوم حرفيًا، وآخر يصنع وقود الصواريخ، وتمزجوها ببعض طين المحيط، وتضعوها تحت المجهر، فتظهر كنقاط صغيرة. |
Pekala. Adamdan birazcık pay alabilirsiniz. | Open Subtitles | حسنا يمكنكم أن تأخذوا قليلا من جزيرتي |
Benimki şöyle bitiyordu: "Kilise pazarımızı alabilirsiniz,.. | Open Subtitles | ما عدا أنها فالنهاية ستكون "يمكنكم أن تأخذوا سوق كنيستنا" |
Yani sahip olduğum bütün parayı alabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم أن تأخذوا كل مالي |