Ne yapabildiğine baksana. | Open Subtitles | انظروا الى ما يمكنه القيام به. |
Ne yapabildiğine bak. | Open Subtitles | انظر ما يمكنه القيام به |
Senin yada başka birinin yapabileceği bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أنت أو أي شخص آخر يمكنه القيام به |
Yani onun da yapabileceği bir şey yok. | Open Subtitles | لذا لم يكن هناك شيء يمكنه القيام به أيضاً |
yapabileceği bir şey olmadığını anlar. | Open Subtitles | يدرك أنه لا يوجد شيء كان يمكنه القيام به حيال ذلك |
Şu anda yapabileceği tek şey damdan yuvarlanıp, boynunu kırmak olabilir. | Open Subtitles | ركوب الخيل؟ لكن الشيء الوحيد الذي يمكنه القيام به الآن هو أن يتدحرج من ذلك السقف ويكسر عنقه |
yapabileceği hiç bir şey yoktu. | Open Subtitles | لا شيء يمكنه القيام به حيال ذلك. |
Bana bizim için yapabileceği bir şey var mı diye sordu, ben de... | Open Subtitles | لذا طلب مني إن كان هناك أي شيء يمكنه القيام به من أجلنا ،لذا - إذا طلبت من - |
Hixton, her iyi komşu gibi yaşlı adama yapabileceği bir şey olup olmadığını sordu. | Open Subtitles | (هيكستون) مثل أيّ جار صالح، يسأل رجلاً هرماً إذا كان هناك أيّ شيء يمكنه القيام به لأجله |