Mecnuniks'in kalbi aylardır sadece Yunan Prensesi İrena için atıyor. | Open Subtitles | لبعض الوقت الآن, قلب ألافوليكس ينبض فقط لإيرينا أميره اليونان |
Ve ben sadece onun küçük kalbini hissediyordu Bitene kadar çok hızlı atıyor. | Open Subtitles | و كنت أستطيع الشعور بقلبها الصغير ينبض بسرعة عالية إلى أن تنتهي النوبة. |
Yamaç atlayışı aşırı seksiydi. kalbim hala küt küt atıyor, bak. | Open Subtitles | يا الهى عندما قفزت كنت مثير جداً قلبى مازال ينبض سريعا |
kalbim küt küt atıyordu, aynen şimdi düşünürken olduğu gibi. | Open Subtitles | قلبي كان ينبض بسرعة كما لو انني الآن افكر به |
Birkaç saniye içinde şuurunu kaybedeceksin ama kalbin atmaya devam etmeli. | Open Subtitles | ستفقد الوعى خلال لحظات. يجب أن تجعل قلبك ينبض. |
Yolda görünce, konuştuğunu duyunca kalbim öyle atıyor ki sanırım dağda duymayan yoktur. | Open Subtitles | أراه على الأفق، وأسمعهيتحدث.. قلبي ينبض لدرجة أنّ أشعر بأن الكل هنا يسمعه |
Karşımda duran şeyleri anlamaya çalışırken kalbim hızla atıyor, başım dönüyordu. | TED | قلبي ينبض بسرعة، أصبت بالدوار في رأسي، محاولة فهم ما الذي يقف أمامي. |
Sorun kalbinde. Deli gibi atıyor. Böylesini hiç görmedim. | Open Subtitles | قلبه ينبض بشكل جنوني لم أرى شيئ يشبه ذلك من قبل |
Kalbi hâlâ atıyor ama durumu kötüye giderse böyle bir durumda nasıl bir tepki vereceğini bilemeyiz. | Open Subtitles | قلبه ما زال ينبض و لكن إذا تدهورت حالته الصحيّة لن يكون هناك أيّة طريقة لمعرفة ردّة فعله لسلسلة أخرى من هذا القبيل |
Oğlum hâlâ nefes alıyor. Kalbi hâlâ atıyor. - Hissedebiliyorsunuz. | Open Subtitles | إبني مازال يتنفس وقلبه ينبض بإمكانك رؤية ذلك |
Boynundaki küçük damara bak, atıyor. | Open Subtitles | ارى لديك اكليلا من الزهور حول عنقك، انه ينبض |
Onun kalbi başkasının göğsünde atıyor. Bu beni rahatsız ediyor. | Open Subtitles | أن ينبض قلبه في صدر إيرلندي كاثوليكي لعين هذا يُشعرني بالغثيان. |
Ne zaman böyle parlatılmaya muhtaç birini görsem kalbim neden böyle küt küt atıyor? | Open Subtitles | دائماً ينبض قلبي عندما أرى شيئاً ينتظر أن يصقل |
Onunla beraberken kalbim o kadar hızlı atıyor ki bayılacağım diye korkuyorum. | Open Subtitles | "عندما يقترب مني، ينبض قلبي بسرعة لدرجة أنني أخشى أن يغمى علي" |
Senin kalbin o zamanlar atıyordu, ama onunki 13 yıl önce durmuştu. | Open Subtitles | قلبك لا زال ينبض, و قلبها قد توقف منذ 13 عاماً |
Eğer kalbi bir an önce atmaya başlamazsa onu daha fazla baypasta tutamayız. | Open Subtitles | إذا لم ينبض قلبه قريباً فلن نفصله عن المجازة |
Birden kendimi bir endişe krizinin ortasında buldum, kalbim çarpıyor ve soğuk ter dökmeye başlıyorum. | Open Subtitles | وفجأةً أصبحت في منتصف هجوم من القلق قلبي ينبض بسرعة وبدأت أعرق كالخنزير |
Tommy, iki yumruğu ve düzenli kalp atışı olan herkesin şansı var. | Open Subtitles | طومى،أى شخص لدية صدر وقلبة ينبض لدية فرصة |
Daniel'ın kalbi artık atmıyor olabilir, ama annelik içgüdüm hiçbir zaman gitmesine izin vermeyecek. | Open Subtitles | قلب دانييل لم يعد ينبض ولكن غريزة الأمومه لا تدعه يذهب |
Birkaç özel şeyler var, bunlar kalbinin atışını hızlandırır. | Open Subtitles | بعض الأشياء القليلة المميزة تجعل قلبك ينبض بسرعة |
Evet, beynime kan pompalayan bu kalbim sayesinde akla yatkın kararlar alabiliyorum ve bu adi, maddeci gün tarafından sindiril-- | Open Subtitles | نعم , قلبي الذي ينبض بالدم الى عقلي لأستطيع القيام ببعض القرارات العقلانية و الابتعاد عن تلك الأمور المادية الرخيصة |
Andre için ona süper insan gücü versin diye kurbanının kalbini.... ...hala atarken yer derlerdi. | Open Subtitles | يقولون ان اندرى ياكل قلب الضحية بينما مازال ينبض لينال طاقة بشرية خارقة |
Vücudu o kadar soğumuştu ki kalp atışları tamamen durmuştu. Kelimenin tam anlamıyla donarak ölmüştü. | TED | لقد كانت باردة جدًا ولم يكن قلبها ينبض بكل الأشكال كانت ميتة بالتجمد. |
Eğer kalbi atıyorsa, ilk 10'a bile giremez. | Open Subtitles | لو ان قلبها مايزال ينبض فهي لن تحظى بالأولوية عندي |
Her mahkumun taşlaşmış kalbinde, 10 yaşında bir çocuğun kalbi atar. | Open Subtitles | بداخل كل مجرم قاس ينبض قلب طفل بعمر العاشرة. |
Parmağı çevreleyen dokulardaki kanlanma durumu yüksek parmağı kestiklerinde kalbi hala atıyormuş. | Open Subtitles | مستويات تشبع الدم في الانسجة المحيطة مرتفعة كان قلبه مازال ينبض عندما بتروا له اصبعه |
Ama biraz sarhoş olduğunda, nabzı atan her canlıyla yatar o. | Open Subtitles | لكنّ حينما يحتسي بعض المشروبات فسيعاشر أيّ شئ ينبض ويحمل شعراً في وجهه |
"Confessor Ana'nın saf kalbi attığı müddetçe Gardiyan, başarısızlığa mahkumdur." | Open Subtitles | " طالما أنّ قلب المؤمنة المُعترف ينبض ، .فـ"الصائن"، ملعونبالأخفاق" |