Şiddeti sonlandırmak, yapılması gereken doğru bir şey, küçük bir yatırım. Kanıtlanmış çözümlerimiz var ve yolun başındayız. | TED | إنهاء العنف هو ما ينبغي القيام به، إنه استثمار ذكي نقوم به، لدينا حلول قائمة على أدلة، ولدينا بدايات الرحلة، |
yapılması gereken önemli bir şey olduğunda en iyi kim yapar biliyorum. | Open Subtitles | إذا كان هناك أي شيء مهم ينبغي القيام به أنا أعرف من هو الأفضل لتحقيق ذلك |
O zaman yapılması gereken ne doktor? | Open Subtitles | ما الذي ينبغي القيام به بعد ذلك ، يا دكتور؟ |
"Unutmayın ki, daha yapılacak çok şey var ama huzuru sağlama kampanyamız başlamıştır." | Open Subtitles | على الرغم أن هناك المزيد مما ينبغي القيام به" "لكن حملتنا للتهدئة بدأت" |
Burada yapılacak çok iş var. | Open Subtitles | هناك الكثير ينبغي القيام به هنا |
Yapacak işlerim var. | Open Subtitles | لكن أصبح لدي أعمال ينبغي القيام بها |
Ve kitaplarla ilgili şey şu ki, uzun bir süre boyunca insanlara yarar sağlamalarını garantiye almak istiyorsanız onları dolaplarda saklamalı ve çok az insanın onlara bakmasına izin vermelisiniz. | TED | ما ينبغي القيام به مع الكتب، إذا كنت تريد ضمان كونها مفيدة على المدى الطويل، هو إخفاؤها بعيداً في المكتبات وترك القليل من النّاس تنظر لها. |
Affedersiniz ama buranın sorumlusu benim, ...yapılması gereken her şeye ben karar veririm. | Open Subtitles | إسمحي لي، أنا المدير وأنا الّذي يُقرّر كلّ شيء ينبغي القيام به. |
Naruto her şeyiyle yapılması gereken şeye odaklanmış vaziyette! | Open Subtitles | لقد وضع ناروتو كل شئ في فعل ما ينبغي القيام به |
Asıl soru şu; bir sonra yapılması gereken şey için hazır mısın? | Open Subtitles | السؤال الأن هو هل أنتَ مستعد لما ينبغي القيام به بعد ذلك ؟ |
yapılması gereken neyse yaparız. | Open Subtitles | نظرة، إذا كان هناك، إذا كان هناك شيء ينبغي القيام به، ينبغي لنا أن نفعل ذلك. |
yapılması gereken şeyi yaptın. | Open Subtitles | فعلت ما كان ينبغي القيام به, |
"Çünkü daha yapılacak çok iş var" | Open Subtitles | لأنّه لا يزال هناك عمل ينبغي القيام به |
Daha yapılacak çok iş var. | Open Subtitles | لا زال هُناك عمل كثير ينبغي القيام به. |
Yapacak işlerim var. | Open Subtitles | ينبغي القيام بهِ |
Yapacak işlerim var. | Open Subtitles | لدي عمل ينبغي القيام به . |
Veriler ile ilgili durum da şu ki, eğer baki kalmalarını istiyorsanız o veriler üzerinde olabildiğince az kontrol kurup herkesin onlara sahip olmasına izin vermelisiniz | TED | ما ينبغي القيام به مع البيانات، إذا كنت تريدها أن تبقى، هو نشرها، كي تكون في متناول الجميع مع أقل ما يمكن من السيطرة على تلك البيانات. |