| Kimliğini belli etmeden çalışmanın ilk kuralı ortama uyum sağlamaktır. | Open Subtitles | تعرفين أنّ أوّل قاعدة في العمل متخفّياً أن يندمج المرء |
| uyum içinde; hareketi arkaplanla kaynaşıyor. Bu hareket eden kaya oyunu. | TED | إنه يندمج ببساطة، حركته تندمج مع محيطه خدعة الصخرة المتحركة. |
| Veya kötü uyum sağlayan birisini. | TED | أو تدل على شخص يندمج وينسجم ولكن بشكل سيء. |
| Yabancı zengin bir öğrenci kılığına girerek onların arasına karışıyor. | Open Subtitles | أذن كان يندمج مع الطلبة الأثرياء عبر التعامل كواحد مثلهم |
| Tehditkar görünmüyor ve kolayca kalabalığa karışıyor. | Open Subtitles | يبدو انه لا يشمل تهديد و يندمج بسهولة |
| Yani nasıI bir korkak uyum sağlamak için bunu kabul eder? | Open Subtitles | انا اعني اي جبان سيأخذه لاجل ان يندمج فقط؟ |
| takıma ve yeni arabaya uyum sağlaması lazım. | Open Subtitles | يجب ان يندمج مع الفريق وان يتأقلم مع السيارة. |
| Haydi seni siyahi insanların kolayca uyum sağlayabileceği bir yere götürelim: | Open Subtitles | والآن لنأخذك لمكان يمكن للرجل الأسود أن يندمج به .. |
| Kendi türünden olanlar hariç hiçbir ortama uyum sağlayamayacak. | Open Subtitles | من المستحيل أن يندمج وبصرف النظر عن مع تلك النوع نفسه. |
| İkisi de ama gergedan neden güldüğünü bilmiyor olacak. Sadece ortama uyum sağlamaya çalışıyor olduğundan. | Open Subtitles | كلاهما، لكن وحيدَ القرن لا يعرف علامَ يضحك؛ هو فقط يحاول أن يندمج! |
| Ortama uyum sağlayan benim. | Open Subtitles | أنا الشخص الذي يندمج |
| uyum sağlamak zorundaydı. | Open Subtitles | أجل، عليه أن يندمج |
| Bu adam aranıza karışıyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يندمج |