"ينقل" - Traduction Arabe en Turc

• taşıyor
• transfer
• taşıyordu
• taşıyan
• taşıdığını
• aktarıyor
• taşır
• taşırken
• gönderen
• götürüyor
• götürülmesi
• transferi

Belki değil. Ama bu videoda kesinlikle bir vücudu taşıyor.
ربّما أنت مصيب، لكنّه قطعًا ينقل جثمان أحدٍ بذاك المقطع.

Kendisinin California'daki Hastalık Kontrol Laboratuvarına canlı olarak götürülmesi büyük önem taşıyor.
الآن هو ضروريُ بأنّ ينقل حيا لمراكز التحكم الأمراض مختبر في كاليفورنيا.

Istemiyoruz O önce valecross spook Parayı şimdi transfer ediyor, değil mi?
نحن لا نريد أن تبخر فالكروس قبل أن ينقل المال، والآن، ونحن؟

Benim emanetimi taşıyordu. Yani pencereden fırladığı sırada cebinde bulunan para bana ait.
كان ينقل بضاعتي، لذا فالمال الذي بجيبه حين سقط من النافذة يخصّني

Bu kan damarları, kanı ve içerisindeki her şeyi karaciğere taşıyan bir damarın içinde beslenirler.
تصب هذه الأوعية الدموية في الوريد، الذي ينقل الدم وكل ما يحتويه إلى الكبد.

Ve adamın bir Müslüman hayır kurumu ağı aracılığıyla para taşıdığını biliyoruz.
ونعلم أن ذاك الرجل ينقل أموالًا من خلال شبكة الجمعيات الخيرية الإسلامية

Ayrıntıları daha öğrenemedim ama, cesetteki kurt, kuluçka halindeki bir larva olabilir. Bu yaratık, ya da her ne ise, yumurta ya da larvalarını ısırığıyla aktarıyor.
أعتقد أن هذا الكائن ينقل بيضه من خلال العض

Bu, bir grup nörotransmiteri taşıyor, beyin hücresinin bir ucundan öteki ucuna.
ومن ثم هذا ينقل كيس ضخم من الناقلات العصبية من إحدى نهاية خلايا المخ إلى النهاية الأخرى.

Şu anda insanoğlu, yeryüzünde tüm doğal süreçlerin toplamından fazla taş ve toprak taşıyor.
ينقل الجنس البشري الآن صخوراً وتربة على سطح الأرض أكثر مما وضعت كل عمليات الطبيعة مجتمعة.

Şirketini Çin'e taşıyor çalışanları da kuklasını asıyorlar.
انه ينقل شركته الى الصين وموظفيه قاموا بشنق تمثال له

Telgraf ve telefon ışık hızında mesaj taşıyor.
ينقل التلغراف والتليفون الرسائل بسرعة البرق.

- Davayı çözüyor. Çok da başarılı oldu. Mahkum transfer edildikten sonra, dava açılmaması için bir sebep göremiyorum.
لقد صنعت عمل جيد بالقضيه وستكملها عندما ينقل

Okyanusun ortasında bu görüntüleri transfer edemez.
إنه مرفأ سفن ، لأنه لا يستطيع أن ينقل صورعبرالكاميرامنمنتصفالمحيط.

Bence Raymond Tan için yasadışı mal taşıyordu ve ayrıca o neyse, Raymond kargoyla bağlantı kursaydı Tan'ın başı derde girecekti.
أظن ريموند كان ينقل بضائع غير قانونية لبيل تان ..وأعتقد مهما كانت، سيقع تان بمشكلة لو ثبتت علاقته بالشحنة

Küçük oğlum. Silahları taşıyordu ve dikkatsiz davrandı.
أصغر أبنائي ، لقد كان ينقل القضبان النووية ولكنه كان مهملاً

Adayı taşıyan kişi geri dönemez.
الذي ينقل الجزيرة لن يستطيع العودة لها أبدا

Hecelerin bu ruhları taşıdığını bilmezsen kaybeden sen olursun.
إن لم تكن قادرًا على معرفة الحرف الذي ينقل الروح فأنت الخاسر.

Evet, Kuzey Koreliler için para aktarıyor Irak için çalıntı tarihi eser, İran için nükleer materyal sağlıyor.
نعم, هو ينقل أمواله من شمال كوريا .يأخذ الاثار من العراق .يزود ايران بالطاقة النووية

Su taşıdıklarında, daha önce söylediğim gibi sadece kadınlar su taşır, küçük çocuklarını, kız çocuklarını da su taşımaları için yanlarına alırlardı, aksi taktirde evde kardeşlerine bakarlardı.
وعندما يذهبن لجلب المياه، لأنه وكما قلت آنفاً، النساء فقط هن من ينقل المياه. اعتدن على أخذ بناتهن أيضاً لجلب المياه. أو يبقين في المنزل للعناية بإخوتهن.

Neely afyon taşırken mi vuruldu?
هل كان جاك نيلي ينقل المخدرات عندما أصيب؟

Ürünleri gönderen komisyoncuyu tutuklamışlar.
لقد تم إعتقال الوسيط الذى كان ينقل المعدات

Kızları bota bindirip, yatlara getirip götürüyor.
هو ينقل الفتيات ذهاباً و رجوعاً الى اليخوت الذهبية

...Heathrow'daki göçmen bürosuna transferi esnasında kaçtı.
الولد هرب بينما كان ينقل إلى تسهيل الهجرة في مطار هيثرو