Maalesef, dostumun bir seçeneği yok. Onu öldürmekle tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | لسوء الحظ لا أعتقد أن صديقي لديه إختيار يهددون بقتله |
Röportaj için burada olmayan ajanlar için izin almakla tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | إنَّهم يهددون بإصدار مذكرات إحضار لأيِّ عميلٍ ليس هنا لإجراء المقابلة |
Bir rehineyi öldürdüler ve pilotla yakıt gelmezse diğerlerini de öldürmekle tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | لقد قتلوا احدى الرهائن و يهددون بقتل الأخرون الا لو تم تزويدهم بالوقود و طيار فى غضون ساعة |
Uygarlığımız bıçak sırtında dengede, ve isyancılar onu kulaklarımıza indirmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | حضارتنا أصبحت متوازنة و على المحك و المتمردون يهددون بإسقاطها حول رؤوسنا |
Fırlatma kodları ellerinde. Muhalif güçler ABD'yi tehdit ediyor. | Open Subtitles | تم التوصل لشفرات الإطلاق الثوار يهددون بإطلاق الصواريخ على الولايات المتحدة |
Tatlım, öylece takılıyorduk. Erkekler kendi aralarında böle şeyler yapar. Devamlı birbirlerini öldürmekle tehdit ederler. | Open Subtitles | كنت أمزح معه , هذا ما يفعله الرجال يهددون بعضهم بالقتل طيلة الوقت |
Müzeye sanat eseri girmesine izin vermemekle tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يهددون بعدم سماحهم للإعمال الفنية بالدخول للمتحف |
Bu insanlarla yatağa girdin, ve şimdi de gazı Amerikan vatandaşları üzerinde kullanmakla tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الناس، وهم الان يهددون باستخدام هذا الغاز ضد المواطنين الأمريكيين |
Ve eğer onu çinlilerden geri alamazsak bizi, askeri harekat ile tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | وهم يهددون بإتخاذ تحركات عسكرية ضدنا اذا لم نستعيدها من الصينيين |
Sayısı bilinmeyen teröristler bir numaralı kuleyi ele geçirdiler ve rehineleri öldürmekle tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | عدد غير معروف وقد اتخذت على مدى عدد الإرهابيين برج واحد ، وانهم يهددون بقتل الرهائن. |
Bir yöntemleri var. tehdit ediyorlar, ama ödüllendiriyorlar da. | Open Subtitles | حسناً , لديهم طريقتهم يهددون ولكنهم ايضاً يكافؤن |
Seni bu işe karıştırdığım için özür dilerim ama beni ve ailemi sınır dışı etmekle tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | آسفة جداً لتوريطك في هذا. لكنهم يهددون بترحيلي.. |
Telas yaptım, ama suclamayla tehdit ediyorlar, yani istedikleri bir sey var, | Open Subtitles | لقد كنتُ قلِقًا، لكنهم يهددون بالإتِهام، مما يعني بأنهم يريدونَ شيئًا، |
Yıkmakla tehdit ediyorlar. Sahibinin orayı çekip çevirecek parası yok. | Open Subtitles | يهددون بإزالتها، فالمالك لا يتحمل كلفة الاحتفاظ بها. |
Ailemi tehdit ediyorlar, bunun sonuçlarına katlanmak zorundalar. | Open Subtitles | إنهم يهددون عائلتي .و عليهم تحمل العواقب |
tepetaklak oldu, halk malları çalmakla tehdit ediyor. | Open Subtitles | بُعثرت الشاحنة والناس اخذو يهددون بسرقة البضائع |
Şimdi o vahşiler bizim tüm operasyonumuzu tehdit ediyor. | Open Subtitles | هؤلاء الوحوش يهددون العملية كلها ونحن على شفا حرب |
Çok sayıda siyasetçi Laugesen'ı iftira davası açmakla tehdit ediyor. | Open Subtitles | العديد من السياسيين يهددون رفع دعوى قضائية ضد لاغسن بتهمة التشهير |
Protestanlar anneni tehdit ediyor. Destek kuvvete ihtiyacı var. | Open Subtitles | البروتستانتين يهددون عرش والدتكِ أنها تحتاج لتعزيزات |
Ama ATF bu yalanı söylemekle tehdit ediyor. Aman tanrım. Eğer senin... | Open Subtitles | لكن العملاء الخاصون يهددون بتلك الكذبة لو اعتقد ... |
fedaileri oy için insanları tehdit ediyor. | Open Subtitles | والمجرمين يهددون العامة للتصويت لهم |
Hep tehdit ederler ama bir halt edemezler. | Open Subtitles | دائماَ يهددون دائماَ لكنهم لا يفون بذلك |
Ayrıca kentimizin güvenliğini... ve refahını tehdit eden kanunsuz adamları... doğru yola sokması için güç... ve senin adına onları cezalandırması için... yargılama kudreti... ihsan eyle. | Open Subtitles | امنحه القوه ايضا ليقدم الرجال الفوضيين للعداله الذين يهددون الامان |