"يهمس" - Traduction Arabe en Turc

    • fısıldıyor
        
    • fısıldayan
        
    • fısıldadığını
        
    • fısıldar
        
    • fısıldadı
        
    • fısıldayacak
        
    • fısıldardı
        
    • fısıldıyordu
        
    • fısıltı
        
    • fısıldaşıyor
        
    • fısıldamış
        
    • fısıldanan
        
    • fısıldaması
        
    • fısıldıyorsun
        
    • fısıldadığı
        
    Sanki adam yanınızda oturmuş, kulağınıza kim bilir neler fısıldıyor. TED كأن الرجل يجلس بجوارك يهمس ايّا ما كان في أذنك.
    Bazen birisi yanlış yolda olduğumu kalbime fısıldıyor Open Subtitles والآن أشعر وكأن هناك أحداً يهمس في قلبي قائلاً انني لن أستطيع أن أستمر كما أنا
    Bende de koruduğum kişi tehlikede olunca kulağıma fısıldayan bir nöbetçi var. Open Subtitles صوتي هو حارس يهمس في إذني، حين يكون من أحميه في خطر
    Bu zavallı adamın size bir şeyler fısıldadığını gördüler ve ardından sizin bir şeyler yazıdığınızı. Open Subtitles لقد رأوا هذا المسكين يهمس لك. ورأوك تكتب شيئاً ما.
    Kursağımız aracılığıyla kadim sesler, bize fısıldar ve neyin doğru olanı söyler. Open Subtitles كما تعلم أنه في داخلنا صوت الزمن يهمس بنا ليدلنا على الحق
    Böyle civelek bir şey. Kulağıma fısıldadı ve... bir şeyler hissettim. Open Subtitles كان يتسلّى و يهمس في أذني، و قد أحسستُ بشيء.
    Yirmi bine, iki kere öne eğilip kulağına birşey fısıldayacak. Open Subtitles مقابل 20, سوف يضاعف ينحني للأمام و يهمس بشيء في أذنك
    Uykumda hep orada, fısıldıyor, gülüyor bana onun kadar kötü olduğunu söylüyor, her ikimizin de aynı olduğunu. Open Subtitles هو هناك عندما انام يهمس يضحك يخبرنى اننى سئ مثله اننا نفس الشخص
    Savaşı protesto etmek amacıyla kendini yakan ilk keşiş fısıldıyor: Open Subtitles أول راهب يحرق نفسه إحتجاجاً على الحرب يهمس
    Ama içinizde derinlerde bir ses fısıldıyor: Open Subtitles لكن هناك صوت في مكان ما داخل أعماقك يهمس
    Elimi kontrol ediyor, sana geliyor, çaktırmamaya çalışarak... kulağına fısıldıyor... Open Subtitles يتحقق من يدي يمشي صوبك بأناقة كما يستطيع يهمس في أذنك...
    Bana binlerce sesle fısıldıyor... ama duyması çok zor. Open Subtitles يهمس لي في ألف صوت... لكنّهم صعاب جدا للسمع.
    İçeri girip bedenimi almaya çalışırken bana fısıldayan o meleği duyabiliyordum. Open Subtitles كنت أسمع أن الملاك يهمس لي حين حاولت إلى انزلق داخل
    Tam sekiz yıl böyle bir sesi olan bir pilicin hayalini kurdum... kulağıma fısıldayan, hemen yanı başımda... Open Subtitles لمدة ثمان سنوات كنت أحلم بأمرأة لها صوت كهذا يهمس في أذنى عن قرب
    Sonunda, ambulans gelmeden, bir kaç dakika önce birinin fısıldadığını duydum... Open Subtitles "قبل أن تصل عربة الإسعاف أخيراً بلحظات،" " .سمعت أحدهم يهمس."
    Kabul etmek gerekir ki, hukuk okumaya başladığınızda, kulağınıza bir ses Atticus Finch'in ismini fısıldar. (Ç.N. : Atticus Finch, 'Bülbülü Öldürmek' kitabındaki erdemli avukatın adıdır.) TED اعترف أنك عندما تذهب لكلية الحقوق، يكون خافت ذلك الصوت الذي يهمس في أذنك: "أتيكوس فينش"
    Çünkü fısıldadı. Open Subtitles لأنه، كان يهمس.
    Sy bile Ben'i satmaya çalıştığını ona fısıldayacak ve sen de sırra kadem basacaksın. Open Subtitles حتى ساي يهمس لـ بين بأنك تحاول التخلص منه, و انت سوف تختفي.
    Sen bebek iken bile deden kulağına fısıldardı hep. Open Subtitles عندما كنت رضيعاً كان جدك يهمس بإذنك طوال الوقت
    - Emin değilim ama sanırım fısıldıyordu. Open Subtitles يمكن لا أكون معينة، ولكن أعتقد أنني سمعته يهمس.
    Ve sonra sadece bir fısıltı: Open Subtitles فسمعت من يقول : ... ... فقط يهمس قائلا :
    Cırcır böcekleri çayırlarda fısıldaşıyor Open Subtitles صرصور الليل يهمس في الاراضي العشبيه
    Ve Michelangelo dönüp ona bakmış ve fısıldamış... Open Subtitles و التفت اليه مايكل انجلو ونظر اليه وهو يهمس
    Onlara fısıldanan yalan, hayattaki yerleri ne olursa olsun beyazlıklarının onları siyahlardan üstün kılacağını en azından bilgide galip olabileceklerini söyler. Open Subtitles كذبة يهمس بها أنه ورغم مايقاسونه في الحياة على الأقل يمكنهم الشعور بالانتصار لمعرفة
    O günden sonra, bir kölenin elinde kemiğiyle zaferden dönen her generalin savaş arabasının arkasında durup kulağına fısıldaması Roma'da bir gelenek hâline gelmiş. Open Subtitles ومنذ ذلك اليوم، أصبح عُرفًا في روما أن عبد يقف بعربة خلف كل جنرال عائد من النصر حاملًا جمجمة و يهمس في أذانه
    Evet ama o sürtünmeyi... o yaslamayı... ve kulağıma fısıldadığı romantik sözleri... aklımdan çıkaramıyorum. Open Subtitles لكن كان هناك صرير... الصعود على ظهري و الكلمات الرومانسية التي كان يهمس بها في أذني

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus