Daha yeni bir sürü bomba vardı. Fakat sen 50'lilerin havasını yaşamak zorundaydın. | Open Subtitles | كان يوجد الكثير من القنابل الجديدة، لكن رغبت بأخذ ذات عمر الخمسين عام |
Herkes partiye dönsün! Orda bir sürü browni var! 9 şişe de merlot! | Open Subtitles | الجميع عودوا للحفلة يوجد الكثير من كعكة الشوكولا و تسع علب من الشراب |
Artık bu kadar iyilerini yapmıyorlar. Burada onlardan çok var. | Open Subtitles | لم يعدوا يصنعون مثلها الآن.لما يوجد الكثير منهم هنا؟ |
Burada pek bir şey yok. Sadece buhar odaları ve jeneratörler olmalı. | Open Subtitles | لا يوجد الكثير هنا في الأسفل قد توجد غرف التدفئة و المولدات |
Birinden elbette çok fazla var ama diğeri ebediyete kadar uzanıyor. | Open Subtitles | يوجد الكثير من الأحداث الواحدة، لكن عدد لانهائي من الأشياء الأخرى |
Başkentte bunlardan bir sürü var. | Open Subtitles | أعلم أنها ليست من رشاش آيه كيه 47 يوجد الكثير منها في واشنطن |
Dışarıda bir sürü oyun uygulaması var, bir sürü yarışma. | Open Subtitles | يوجد الكثير من الثغرات في الألعاب , الكثير من المنافسة |
Burada bir sürü insan var, hepinizin büyük hayalleri var. | TED | يوجد الكثير من الناس هنا، أنتم أيها الشباب لديكم أحلام كبيرة. |
Dışarıda bir sürü bilgi var, bu yüzden sorununuz hakkında net bilgiye sahip olmak size neyin uygun | TED | يوجد الكثير منها هنا، لذلك تحديد فكرة لسؤالك سوف يساعدك في تحديد المفيدة منها. |
Ve burada gördüğünüz gibi, onlardan bir sürü mevcut. | TED | وتستطيعون أن تروا هنا، بأنه يوجد الكثير منها. |
Gördüğünüz üzere çevrelerinde bir sürü başka madde var, bunlar ufak kümecikler. | TED | ويمكنكم أن تروا أنه يوجد الكثير من المواد الأخرى حولها، عبارة عن تكتلات صغيرة |
Fakat sonra, o kadar da rahatlık vermeyen ikinci bir bilgi edindim uhu, bizden bir sürü vardı. | TED | ولكن الأمر الثاني الذي لفت نظري ولم يكن مطمئنًا هو أنه، يا للعجب، يوجد الكثير منا. |
Bunlardan daha çok var. Binayı kapatmamız lazım. | Open Subtitles | يوجد الكثير من هذه المخلوقات هنا يجب أن نغلق المبنى |
Hımm, o zaman artık ironileri sevmeye başlasan iyi olur, zira hayatımızda onlardan çok var. | Open Subtitles | حسنا ربما عليكي ان تتعلمي كيفية احتضان السخرية لانه يبدو انه يوجد الكثير منها في حياتنا |
çok var, maktul muhtemelen kan kaybından ölmüş. | Open Subtitles | يوجد الكثير منها، على الأرجح أنّ الضحية نزفت حتى الموت. |
Galiba içeride vücut çalışmak dışında yapacak pek bir şey yok. | Open Subtitles | لكني أعتقد أنه لا يوجد الكثير لتفعله بالداخل غير ضرب الحديد |
tüm dünyada ise bundan çok daha fazla görme engelli, sarı nokta hastalığı gibi retina hastalıkları yüzünden görememekte ve onlar için yapılabilecek pek bir şey yok. | TED | وهناك اكثر من هذا بكثير حول العالم وهم مصابون بالعمى تبعاً لأمراض اصابت الشبكية من مثل التنكس البقعي و لا يوجد الكثير مما يمكننا القيام به حيالهم |
anahtarlardan arıyorlar, depo kilidi ya da başka bir daire ile birleştirecek miyiz ona bakacagız, fakat bunlardan çok fazla var. | Open Subtitles | نحن نبحث في هذه المفاتيح الآن لنرى إن كنا نستطيع أن نطابقها مع قفل مخزن أو مع شقة أخرى ولكن يوجد الكثير منهم |
Kalede bir sürü var, 4 litresi bir peni tabii orada istenmiyorsanız... | Open Subtitles | يوجد الكثير منه في القلعة غالون ببنس واحد ما عدا ذلك لا مرحباً بك هناك |
Tehlikede olan çok şey var, ancak çok fazla zaman yok. | Open Subtitles | يوجد الكثير من الأمور على المحك ولا يوجد الكثير من الوقت |
Görülecek fazla bir şey yok, ama yine de bakıver. | Open Subtitles | لا يوجد الكثير هنا لمشاهدتة ولكن تمتع علي اي حال |
Sri Lanka'dan daha önemli endişeleneceğimiz şeyler var. - Ne gibi ? | Open Subtitles | يوجد الكثير من المشكلات أكبر من سريلانكا لنهتم بها |
Kıçını damgalamak için aşağıda gereğinden fazlası var. | Open Subtitles | يوجد الكثير منها في الأسفل مسبقاً ينتظرون ليركلوا مؤخرتك |
Sorulacak çok soru var, fakat istenenler çok fazla değil. | TED | يوجد الكثير لطلبه لكنه ليس كثيرًا جدًا. |