Kitap babanın Lee Jay ile hayli ciddi kapıştığını söylüyor | Open Subtitles | يَقُولُ الكتابُ أبّوكَ كَانَ عِنْدَهُ مشكله جدّية مع لي جاي |
Calvin Amy'i Sophia adındaki bir restoranın yakınlarından arabasına aldığını söylüyor. | Open Subtitles | كالفين يَقُولُ بأنّه أركب أيمي في سيارتِه قُرْب مطعم مسمّى صوفيا |
Doktor eski anıların yenilerinden daha taze kalmasıyla ilgili diyor. | Open Subtitles | الطبيب يَقُولُ بأنّه شيءُ حول الذكريات الأقدم تُصبحُ هديةَ أكثرَ. |
-Bunu söyledim efendim. Çavuş beş dakikada bir fazla diyor. | Open Subtitles | لكن العريفَ يَقُولُ أنّ هذا أكثر من اللازمُ. |
Peygamberimiz (S. A. V) ne olursa olsun bu tepeyi terketmemenizi söyledi. | Open Subtitles | النبي يَقُولُ بأنّكم يَجِبُ ألا تَتْركَوا هذا التَلِّ سواء انتصرنا أو هُزمنا. |
Kitabın bir yerinde yaşlanmanın, tedavi edilebilir bir hastalık olduğu yazıyor. | Open Subtitles | يَقُولُ بطريقة ما بأنّ العُمرِ مرض، مرض يُمْكِنُ أَنْ يُعالجَ. |
-Bazıları der ki, çocukların ilk adımları şerifin sinirinin son haddine doğruymuş. | Open Subtitles | يَقُولُ بَعْض الناسِ خطواتَ الأولادَ الأولى هَبطَت على اعصاب مُديرَ الشرطة الأخيرة |
Doktor Sandler bir hafta içinde çıkacağını söylüyor. | Open Subtitles | لكن الدّكتورَ ساندلر يَقُولُ بأنّك ستخرج خلال اسبوع. اليس ذلك رائعِ؟ |
Doktor hastaların durumunun daha da ağırlaştığını söylüyor. | Open Subtitles | يَقُولُ الدكتور رومك بان حالة المرضى تسُوءُ. |
Yaşlanmaktan korktuğunu söylüyor. | Open Subtitles | يَقُولُ بأنّها خائفةُ من الشيخوخة و الكبر |
Dr Rumack hastaların durumu kritik diyor. | Open Subtitles | إسمعْ كريمر، يَقُولُ الدّكتورَ رومك بان المرضى في حالة خطرة. |
Yaşamaya devam etmelisin diyor. Haklı. | Open Subtitles | يَقُولُ بأنّني يَجِبُ أَنْ يبدأ بالذهاب انة صحيحُ. |
Komiser, bu adam endişelenmeyin diyor. Görevi devralacakmış. | Open Subtitles | أيها العريف، يَقُولُ هذا الرجلِ أَنْ لا تقْلقَ هو سيهتم بالأمر |
Freddie kendi iyiliğin için olduğunu söyledi. | Open Subtitles | يَقُولُ فريدي هذا من أجل فائدتكَ الخاصة. |
Billy, ona iç atış yapmayı öğrettiğini söyledi. | Open Subtitles | بيلي يَقُولُ بأنّك علّمتَه كَيفَ يَرْمي الرمية الداخلية |
O kitabı çalmış.'Hiçbitmeyen Hikaye'de' aynen öyle yazıyor. | Open Subtitles | لقد سَرقَ الكتابَ. يَقُولُ لذا في ' قصّة بلا نهاية '. |
Ahmaklar der ki; en büyük başarı tekerlek ve alfabedir. | Open Subtitles | يَقُولُ الحمقى ان إنجازاتُه الأعظمُ كَانتْ العجلةَ والأبجديةَ. |
Ama sonra bak bu kız Paige'e ne demiş. | Open Subtitles | لكن ثمّ، نظرة الذي هذه البنتِ يَقُولُ إلى بَيج في النهايةِ. |
Yerliler ayı etinin kadınlar için iyi olduğunu söyler... ..güzel çocukları olsun diye. | Open Subtitles | يَقُولُ الهنود لحمَ الدبِّ جيد للنِساءِ، تساعدْ على انجاب الأطفالِ الجيدينِ. |
İki dakika sonra şöyle dedi: | Open Subtitles | و كُنّا هناك لكُلّ الدقيقتين عندما يَقُولُ: |
- Bilirsin, çoğu insanın dediği gibi kim kimi sallıyor ki. - Oh, si... | Open Subtitles | ـ تَعْرفُ، يَقُولُ الناسَ أشياءِ لمن يَهتمّونَ ببعضهم ـ أحــقــاً |
Üzgün olduğunu söyle, Bob kov onu. | Open Subtitles | ستيف، يَقُولُ بأنّك آسف. بوب، يَضْربُ أضويتَه خارج. |
Onu dinleme anne. Ne dediğini bilmiyor. | Open Subtitles | لا تُستمعْ إليه يا أمّي هو لا يَعْرفُ ما يَقُولُ |
SPK'nın söylediği veya yaptığı hiçbirşeye yorum yapamam. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التَعليق على أيّ شئِ إس إي سي يَقُولُ أَو يَعمَلُ. |
Büyükbaban ne derdi biliyor musun? | Open Subtitles | تَعْرفُ الذي جَدَّكَ هَلْ يَقُولُ حول ذلك؟ |
Raporda adamın Bay Coleman'ın cüzdanını istediği yazmıyor muydu? | Open Subtitles | لَمْ التقريرِ يَقُولُ سارقَ السيارات محفظة السّيدِ كولمان المَطْلُوبِ؟ |
Farklı bir şey söyleyen olursa, onu doğrarım. | Open Subtitles | أي شخص يَقُولُ غير ذلك، أنا سَأُقطّعُه إلى لحمِ بقري. |