Şu aptal yazar tabi ki bilgi falan istemiyordu. | Open Subtitles | الروائي الغبي لَمْ يُردْ معلوماتَ بالطبع. |
Ama gitmek istemiyordu ve tüm bu esnada ...hikayeler anlatmaya başladı bana. | Open Subtitles | هكذا هو لَمْ يُردْ ذِهاب، وفي الوسط تماماً منه كُلّ، بَدأَ بإخْباري قصصِ. |
Okula gitmeye o kadar korkmuştu ki, otobüse bile binmek istemiyordu. | Open Subtitles | أوه. هو كَانَ خائفَ جداً للعَودة لتَعَلّم، هو لَمْ يُردْ حتى أَنْ يَرْكبَ الحافلةَ. |
Evet, teknenin sahibi işte bu yüzden teknesini bulmamızı istemiyordu. | Open Subtitles | نعم، بالضبط الذي مالك سفينتنا لَمْ يُردْ مساعدةَ التي تَجِدُ مركبَه. |
-Belki de çok ilgili görünmek istememiştir, Belki erkekler için de birkaç aptalca kural vardır. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هو لَمْ يُردْ الظُهُور أيضاً مهتمّ. لَرُبَّمَا هناك قواعد غبية للرجالِ. |
Başkan'ın onları serbest bırakmasını istemiyordu. | Open Subtitles | فلم يُردْ أن يقومَ الرئيسُ بإطلاقِ سراحهم. |
Belki de ıslanmasını istememiştir. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هو لَمْ يُردْ الحُصُول علاه بلّلَ. |
Muhtemelen para vermek istememiştir. | Open Subtitles | من المحتمل لَمْ يُردْ دَفْع ثمنه. |