Bu küçük nesne bir tohuma benziyor belli ki yukarıdan düşmüş ve bu karınca da onu mideye indirmeye değer görüyor. | Open Subtitles | هذا الجسد الصغير يبدو كبذرة وبالتأكيد سقط من أعلى، وتعتقد تلك النملة أنه يُستحق الأكل. |
Gerçekleştirmeye değer her şey abartılmaya değer. | Open Subtitles | أي شيء في الحياة يستحق القيام بهِ هو يُستحق المبالغة. |
Gerçekleştirmeye değer her şey abartılmaya değer. | Open Subtitles | أي شيء في الحياة يستحق القيام بهِ هو يُستحق المبالغة. |
Övgüye değer yanın, iş üstündeyken kendini tamamen vermen, James. | Open Subtitles | تكريس وقتك للعمل شئ يُستحق الثناء علية "جيمس |
Tamam, yapmaya değer herşey iyi yapılmaya değerdir. | Open Subtitles | ما يُستحق فعله يُستحق أن يفعل بنحو جيد |
Tamam, yapmaya değer herşey iyi yapılmaya değerdir. | Open Subtitles | ما يُستحق فعله يُستحق أن يفعل بنحو جيد |