Ne olursa olsun, sizin şu Cani olduğunuzda ısrar eden bir muhbirimiz var. | Open Subtitles | كن بطبيعتك أياً كان الأمر . لدينا مرشد يُصر بأنك مرتكب جرائم الخنق |
Aslında, Başkan, yazıların yedekte bulunmasında ısrar ediyor. | Open Subtitles | فى الحقيقة , يُصر الرئيس على وجود نصوص مكتوبة لهذه المحادثات كإجراء إحتياطى |
Sadece doğadan resimler çizmekte ısrar eden radikal bir gerçekçi hayatının sonunda bunu yapıyor. | Open Subtitles | أن يُصر شخصاً ألا يرسم إلا من وحي الطبيعة ويصنع ملاحم فنية حتى نهاية حياته |
O bir kamu çalışanı, oradaki yöneticisi senin onu işini yapmaktan alıkoyduğun konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | يُصر على أنّكِ تمنعينه من أداء واجباته هل أنتَ جاد ؟ |
Fakat sonra biri... anımsamıyorum, kim köşkte bulunmasında ısrar etti. | Open Subtitles | ثم جاء احد ما لا استطيع ان اتذكر من هو وبدأ يُصر على انها يجب ان تكون فى الخميلة |
Daha güvenli bir yere nakledilmesi konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | يُصر على أننا يجب أن ننقله إلى مكان أكثر أمنا. |
Crane davranış düzeltme teknikleri üzerinde yardımcı oluyor, aslında bunu, Zihin Diyeti olarak adlandırmakta ısrar ediyor. | Open Subtitles | كرين يساعدني من خلال بعض السلوكيات و تقنيات التأقلم أو كما يُصر على تسميتها |
Hep birlikte yengeç yemeye gitmemiz için ısrar ediyor. | Open Subtitles | و يُصر على ان نخرج لتناول سرطانات البحر |
Bir söyleşi için ısrar ediyor. | Open Subtitles | انه يُصر أن أصوره الآن |
Gilbert'ın sunmakta ısrar ettiği eseri hazırlayamıyorum. | Open Subtitles | أنني غير قادر على تأليف ألحان الأوبرا التي يُصر (غلبرت) على تقديمها |