Toph, kasabadayken, hoşuna gitmeyecek birşey buldum. | Open Subtitles | تاف, عندما كُنت في البلدة و جدت شيئاً لن يُعجبكِ |
Gösteri için bilet almalıyız. hoşuna gider mi? | Open Subtitles | علينا الحصول على تذاكر للمسرحية ، هل يُعجبكِ هذا ؟ |
İnsanların zamanına saygı duymaman ve kendini konuşurken dinlemenin hoşuna gitmesi olabilir mi? | Open Subtitles | ليس لديكِ احترام لأوقات الناس الآخرين وأنتِ يُعجبكِ أن تسمع نفسكِ تتحدثين؟ |
En azından bir gelip bak eğer beğenmezsen istediğin zaman gidebilirsin. | Open Subtitles | و ما عليكِ إلا أن تُلقي عليه نظره و إن لم يُعجبكِ يمكنكِ أن تغادري في أي وقت |
Eğer beğenmezsen üstüne dövme yaptırabilirsin. | Open Subtitles | يمكنكِ دائمًا وضع وشم عليه إذا لم يُعجبكِ. |
hoşuna gitmediyse atabilirsin. | Open Subtitles | يُمكنكِ أن تنزلينه أن لم يُعجبكِ |
Ya gördüklerin hoşuna gitmezse? | Open Subtitles | ماذا سيحدث إذا لمْ يُعجبكِ ما ترين؟ |
Bu hoşuna gitmedi mi? | Open Subtitles | لا يُعجبكِ ذلك؟ |
hoşuna gitmedi mi? | Open Subtitles | ألا يُعجبكِ هذا؟ |
hoşuna gidiyor mu? | Open Subtitles | هل يُعجبكِ هذا؟ |
hoşuna gitmiyorsa öyle çağırmam. | Open Subtitles | إنْ لمْ يُعجبكِ فلن أدعوكِ به |