Birbirlerinin arkasını kolluyorlar. Merak edecek bir şey yok. | Open Subtitles | كُلٌ منهم يَحمى ظهر الآخر . لا يُوجد ما نَقلق حِياله |
Durumu anlıyorum ve anlayış göstermediğimi sanma. Maalesef bu konuda İç Güvenliğin yapabileceği hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إنّي أتفهّم الوضع، وإنّي مُتعاطفة، لكن لسوء الحظ، لا يُوجد ما بإمكان إدارة الأمن الوطني القيام به. |
Hayır. Beni dairemden çıkartmak için yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | كلاّ، ولا يُوجد ما يُمكنك القيام به لإرغامي على مُغادرة شُقتي. |
Korkacak bir şey yok. Burası güvenli bir yer. | Open Subtitles | لا يُوجد ما تخشى منه، هذا مكان آمن. |
Konuşacak hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يُوجد ما نستطيع التَحدُث عنهُ |
Özür dileyecek bir şey yok evlat. | Open Subtitles | . لا يُوجد ما تأسف عليه يا ولدى |
Sonunda annemi kimin öldürtmüş olduğunu çözdüm ve bu konuda yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | لقد اكتشفتُ أخيراً مَن هُو... الرجل الذي قتل أمّي... ولا يُوجد ما بإمكاني القيام به حيال ذلك. |
Bunu yüzüne vuran kişi olmaktan nefret ediyorum ama bizim için yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أكره أن أكون من أخبرك بهذا يا أبي، لكن... لا يُوجد ما يُمكنك فعله لأجلنا. |
Yani yapabileceğimiz bir şey yok! Yani-- | Open Subtitles | أجل، لكن لا يُوجد ما يُمكننا القيام به حيال ذلك، لكن، أعني... |
Para ile satın alamayacağım hiçbir şey yok | Open Subtitles | {\i1\blur2\cH13AAE2}.لا يُوجد ما لا يُمكنني شِراؤه بالنّقود |
- Jenny, burada yapacak bir şey yok. | Open Subtitles | -جيني)، لا يُوجد ما يُمكنكِ القيام به هنا) . |
- Söyleyecek pek bir şey yok, Bob. | Open Subtitles | -لا يُوجد ما يستحقّ الذكر يا (بوب ). |
- Söyleyecek pek bir şey yok, Bob. | Open Subtitles | -لا يُوجد ما يستحقّ الذكر يا (بوب ). |
Tartışacak bir şey yok. | Open Subtitles | -لا يُوجد ما يستحقّ مُناقشته هُنا . |