Eskiden "çözülmüş" ve "düzeltilmiş"in senin için aynı anlama geldiğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكُر حينما كنت تعتقد أنّ كلمتا "محلول" و "مُثبّت" تحملان نفس المعنى؟ |
-Fırtına öncesi sessizlik. -Ayakkabının bağı çözülmüş. | Open Subtitles | أيّها الرّجل، رباط حذائك محلول |
3. "Ayakkabıların pahalı görünüyor." 4. "Bağcıkların çözülmüş."] doğru cevabın dört numara olduğu belli değil mi? | TED | [4- "رباط حذائك مفكوك."] ولكن الروبوت Todai اختار رقم 2، |
Gerçek dünyayla yüzleşemediğinden çözülmüş vakaları değerlendirmek için mi? | Open Subtitles | إعادة تقييم حالات محلولة لأنك لا تريد مواجهة العلم الحقيقي؟ |
O zamanlardan hatırımda kalan tek şey ufaklığın çözülmüş bağcıklarla dolandığıydı. | Open Subtitles | كل ما أتذكره هو حفيدك عندما كان يركض بحذاء غير مربوط. |
Anladım. Uyandığında sorunun çözülmüş olacağını düşündün. | Open Subtitles | أوه، لقد فهمت، لقد تصورت بأنكِ ستستيقظين وتجدين المشكلة قد تم حلها |
Sorun sonsuza dek çözülmüş olurdu. | Open Subtitles | هكذا ستحل هذه المشكلة إلى الأبد |
Böylece bu sorun da tamamen çözülmüş oluyor. | Open Subtitles | وهكذا، حلت المشكلة مرة واحدة و إلى الأبد |
Singijeon Kılavuzunu elimizde olsaydı sorunlarımız çözülmüş olacaktı. | Open Subtitles | إذا كانت لدينا قائمة السنجيون الاصلية، لكانت حُلت جميع مشاكلُنا. |
Mektupların bana ne sebeple yazıldıklarını bulana kadar, davanın çözülmüş olduğunu hissedemeyeceğim. | Open Subtitles | حتى نعرف سبب كتابة هذه الخطابات لي أنا لا أشعر أن هذه القضية قد حُلّت |
Ayakkabısının bağı çözülmüş, onu söyleyecektim. | Open Subtitles | أنا فقط سأخبرها أن حذائها محلول |
Dayımın ailesinin tamamı, çözülmüş bir ayakkabı bağı yüzünden öldü. | Open Subtitles | عائلة عمي كاملةً قُتلوا بسبب رباط محلول! |
Bu, bir batarya tasarımı için başlangıç noktasıdır- iki elektrot, bu örnek için farklı kompozisyonlara sahip metaller ve bir elektrolit, bu örnek için suda çözülmüş tuz. | TED | هذه هي نقطة البداية لتصميم بطارية -- قطبين كهربائيين، في هذه الحالة معادن بتركيبات مختلفة، و محلول الكهرباء، في هذه الحالة ملح مذاب في الماء. |
Farkında mısın, ayakkabı bağın çözülmüş. | Open Subtitles | هل تعرف ، رباط حذائك مفكوك |
Hey baş belası, ayakkabının bağı çözülmüş. | Open Subtitles | انتبه، حذائك مفكوك |
çözülmüş olsa bile cinsel içerikli cinayetlere bakın. | Open Subtitles | في البحث خلال قضايا القتل المحلولة والغير محلولة وذات دافع جنسي أو محاولات القتل، وخاصة الخنق. |
Şuraya bak, ayakkabımın bağcığı çözülmüş. Bağlar mısın hayatım? | Open Subtitles | اُنظري هناك، حذائي غير مربوط أتتكفّلين لي بذلك يا عزيزتي؟ |
Peki, ikinci dereceden denklemler var ve Harezmi'den çok önce Babil zamanlarındaki geçmişte çözülmüş olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | عن كيفية حلّ المعادلات بالطرق الجبرية أعتقد الآن أن المعادلات التربيعية كانت موجودة ويتمّ حلها |
Hamile kaldığında tüm sorunların çözülmüş olacak. | Open Subtitles | كل مشاكلها ستحل حين يجعلها تحبل |
Yemin ediyorum insanlar boşandıktan 10 yıl sonra bir araya gelseler sorunları çözülmüş olur | Open Subtitles | أقسم لو أن نصف الأشخاص الذين طُـلقوا.. عادوا سويًا بعد عشر سنوات.. ستكون مشاكلهم قد حلت.. |
Sanırım arabamın sorunu kendi kendine çözülmüş. | Open Subtitles | و أعتقد مشكلة سيارتي حُلت بنفسها. |
Hibert'in 1900 yılında matematikçiler için belirlediği soruların çoğu şuan çözülmüş halde. | Open Subtitles | حُلّت معظمها. مع ذلك يوجد استثناء واحد كبير. |
Mavi aykırıların gizemi çözülmüş gibi görünse de gökler, bilime meydan okuyan alışılmamış cisimlerle kaynıyor. | Open Subtitles | بينما يبدو لنا أن لغز التائهون الزرق قد حُلّ فالسماوات يبدو أنها تتفجر في الأشياء الغير عادية والتي تتحدى العلم أن يفسّرها |
Copper Beeches olarak adlandırılan bu yerdeki uğursuz evin gizemi çözülmüş oldu. | Open Subtitles | وهكذا تم حل لغز البيت الشرير المسمى "الزان النحاسى". |
Matematiği suçla mücadele için de kullanırız... çözülmüş örnekler... davranış tahmini... | Open Subtitles | وكذلك، فإننا نستخدم الرياضيات في تحليل الجرائم... تحليل الجرائم وللكشف على العينات... |
Biri diğerine: 'Hey, ayakkabının bağı çözülmüş' demiş. | Open Subtitles | "و واحِدٌ مِنّهُم قالَ للآخر: " حِذائُكَ مُنّحلّ |