"çözüm değil" - Traduction Turc en Arabe

    • ليس الحل
        
    • ليس حل
        
    • ليس بحل
        
    • ليس حلا
        
    • ليس حلاً
        
    • ليست حلا
        
    • ليس خياراً
        
    • ليست الحل
        
    • ليس حلّاً
        
    • ليس هو الحل
        
    • ليست الحلّ
        
    Bu bir çözüm değil ama başka bir seçenek bulana kadar bize zaman kazandırır. Open Subtitles إنه ليس الحل و لكنه يمكن أن يعطيبنا القليل من الوقت
    Babanın ölümüne alışmak kolay olmamalı, ama bu da çözüm değil ki. Open Subtitles هو صعب جدآ أن تعاملي مع موت ابك، لكنه ليس الحل
    Peter, biliyorum aşağılandın, ama sarhoş olmak çözüm değil. Open Subtitles بيتر أعلم أنك تعرضت للإهانة لكن شرب الخمر ليس الحل
    Bu kalıcı bir çözüm değil ama çalışması gerekir değil mi? Open Subtitles انه ليس حل دائم، ولكن ينبغي له أن يعمل، أليس كذلك؟
    Albay, bunu yapmanızın nedeninin onu diğerlerinden uzak tutmak olduğunu biliyorum ama karantina uzun vadede bir çözüm değil. Open Subtitles كولونيل أنا أعرف انك تفعل هذا لإبقائها بعيده عن الأخرين ولكن الحجر الصحى ليس بحل طويل المدى
    - Sana diğer odada uyurum demiştim. - Bu bir çözüm değil ki. Open Subtitles ـ لقد أخبرتك أنني سوف أنام في غرفة أخرى ـ هذا ليس حلا
    Bu bir çözüm değil. Bir PAM roketi yeterince itiş gücü sağlamaz. Open Subtitles هذا ليس حلاً يا فرانك ، صاروخ واحد لا يكفي لتوجيهه اصلاً
    - Biliyorum ama intikam çözüm değil ki. Open Subtitles أعلم أنّها أغضبتكِ، ولكن الإنتقام ليس الحل
    - Tasma çözüm değil. Yardımımı ister misin? Open Subtitles حسناً , المقوّد ليس الحل أتريد مساعدتي ؟
    Hadi çocuklar, biliyorsunuz bu bir çözüm değil. Open Subtitles هيّا يارفاق أنتم تعلمون بأن ذلك ليس الحل.
    Senin için burada olmanın ne kadar kötü olduğunu hayal bile edemiyorum ama uzlaşmayı yapmak çözüm değil. Open Subtitles لا يمكنني ان اتصور كم هو فضيع وجودك هنا لكن قبولك تلك الصفقه ليس الحل
    Sadece yiyecek Nai, çözüm değil. Open Subtitles انه مجرد طعام ، ناي هذا ليس الحل
    Canım, sorunlarımızdan kaçmak ya da saklanmak çözüm değil. Open Subtitles حبيبتي، الهروب من مشكلاتنا ليس الحل
    Ama intihar bir çözüm değil sadece bir diğer bencil harekettir. Open Subtitles الإنتحار ليس حل على الإطلاق هذا فقط من فعل الأنا المحورية داخل نفسها
    Dur! Yapma bunu. Şiddet bir çözüm değil. Open Subtitles توقفوا لا تقوموا بهذا العنف ليس حل
    Durun! bunu yapmayın. Vahşet çözüm değil. Open Subtitles توقفوا لا تقوموا بهذا العنف ليس حل
    Yani uzun vadeli bir çözüm değil ama daha iyi bir şey aklıma gelene kadar işe yaramak zorunda. Open Subtitles وهو ليس بحل بعيد المدى ولكنه سيفي بالغرض حتى أفكر بشيء أفضل.
    Tuzağa düşürüldükleri için diğer direnişciler de teslim olsunlar. - Teslim olmak bir çözüm değil. Open Subtitles ـ الإستسلام، ليس حلا ـ ثم ماذا؟
    Yani, yaptıklarını tamamen onayladığımı söyleyemem ama dünya liderlerini devreden çıkarmak çözüm değil. Open Subtitles أعني, أنا حقاً لا أوافق مع هذه النقطة, لكن القضاء على حكام العالم ليس حلاً
    Bu da bir başlangıç ama çözüm değil. Open Subtitles حسنا , هذا مجرد بداية , ولكنها ليست حلا.
    - Evet. - Farkındayım yani kesip çıkarmak bir çözüm değil. Open Subtitles أعلم هذا جيداً، إذاً قطعها ليس خياراً
    Petrol kumu uzun vadeli bir çözüm değil. TED الرمال النفطية ليست الحل على المدى الطويل.
    Mükemmel bir çözüm değil ama bir başlangıç. Open Subtitles ليس حلّاً مثاليّاً لكنّه بداية
    Charlie, sana anlatıyorum, kaçmak çözüm değil. Open Subtitles أنا لا أنفك أخبرك بهذا، الهروب ليس هو الحل
    Su yollarının az kullanılmasına katılıyorum ama hovercraft çözüm değil. Open Subtitles اتفق معك ان المجال المائي ليس مستخدماً ولكن حوامتك ليست الحلّ

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus