Ya bir çözümle gelin ya da hiç gelmeyin, şimdi boşaltın burayı. | Open Subtitles | عودوا بحل أو لا تعودوا على الإطلاق و الآن غادروا |
Bana işleri aksamasın dediniz ben de yaratıcı bir çözümle geldim size. | Open Subtitles | قلت لي ان اجعل الامر يجري بسلاسة فأتيت بحل مبتكر |
Bu yüzden bir çözümle geldik, yeterince fakir olmadıkları ya da artık fakir olmadıkları için hibelerden ve faizsiz borç sisteminden yararlanamayan ülkelerin orta gelir tuzağından kaçmalarına yardım etmek için ve yeterince zengin değillerse borçlarının faizlerinin cazip olabilmesi için. | TED | لذلك أتينا بحل لمساعدة الدول على الهرب من مصيدة الدخل المتوسط، بلدان ليست فقيرة بما فيه الكفاية أو لم تعد فقيرة تماما، والتي لا تستطيع الاستفادة من الهبات أو القروض بدون فوائد، كما أنها ليست غنية بما يكفي لتكون قادرة على جذب فوائد لقروضها. |
Bilirsin, Yapılacak imkansız bir işim var, ve ben tek muhtemel çözümle sana geliyorum and çözümüme karşı çıkıyosun! | Open Subtitles | وعندما أتوصل إلى حلٍ ممكن، تأتين أنتِ وتحقرينه |
Bilirsin, Yapılacak imkansız bir işim var, ve ben tek muhtemel çözümle sana geliyorum and çözümüme karşı çıkıyosun! | Open Subtitles | وعندما أتوصل إلى حلٍ ممكن، تأتين أنتِ وتحقرينه |
çözümle. | Open Subtitles | وضع التحليل. |
Maeve çözümle! | Open Subtitles | مايف)، وضع التحليل). |
Ben de 24 saatten kısa süre içinde bir çözümle geldim. | Open Subtitles | أتيتك في أقل من 24 ساعة بحل |
Biz de iyi bir çözümle gelelim dedik. | Open Subtitles | لذلك خرجنا بحل رائع |
çözümle gelen... | Open Subtitles | ...وحيث كل من يأتي بحل |