Eğer davranışın esas nedenlerini anlayabilirsek çözümler üretmeye başlayabiliriz. Bütün söyleyeceklerim bu kadar. | TED | إذا فهمنا الاسباب الجذرية للسلوك واين تتجلي واين لا. يمكننا البدء بتصميم حلول له. |
Ardından çocukları mekanı geliştirmek üzere asıl fikirlerini, yeni ilhamlarıyla birleştirmek için çözümler üretmeye davet ettik. | TED | ومن ثم دعونا الأطفال ليجمعوا أفكارهم التي توصلوا إليها بأنفسهم مع الإلهام الذي اكتسبوه بعد البحث، لخلق حلول من أجل تطوير المنطقة. |
Katrina'dan iki gün sonra taslaklara başladım ve bunun için beyin fırtınası ile çözümler üretmeye çalıştım ve fikirler şekillenmeye başladıkça bilgisayarda dijital taslaklar hazırlamaya başladım, fakat bu bir takıntıydı ve bu nedenle bu noktada duramazdım. | TED | يومين بعد كارثة كاترينا، بدأت أرسم و أرسم وبدأت أحاول إيجاد أفكار و حلول لهذا الأمر. وفي الوقت الذي بدأت فيه الأمور تتضح و الأفكار تتشكل ، بدأت أرسم رقميا على الحاسوب ، لكن الأمر استحوذ علي فلم أستطع التوقف عند هذا الحد. |