Bu arada, dönüştürme, özellikle bu tip dönüştürme çok fazla sıcaklık ortaya çıkarıyor. | TED | بالمناسبة، عمليّات التسميد تصدر كميات عالية من الحرارة، وخاصّة هذا النوع من التسميد. |
-- Ve hulahop vücuduna çarptıkça, iki küçük bakır şerit birbirine bağlanıyor ve bir ses çıkarıyor, ve başka bir ses daha ve aynı sesleri bir döngü halinde çıkarmaya devam ediyor. | TED | و كل ما تضغط الطارة على الدائرة الكهربية، تتوصل قطعتان من شريط النحاس و تصدر صوتاً، و يتكرر نفس الصوت كل مرة |
Ona gece yarısından sonra yemek yemeyi yasakladılar ve şu anda yabancı bir yerde çenesi ses çıkarıyor ve korkmuş durumda. | Open Subtitles | لقد منعوه عن الأكل بعد منتصف الليل وهو جائع الآن، وهو في أرضٍ أجنبية ومازل فكّه يصدر أصواتاً وإنّه فزعٌ جداً |
Uzun zamandır, ilk defa bir kadın bizim dairemizde kıyafetlerini çıkarıyor. | Open Subtitles | مرّ وقت طويل منذ كان لدينا امرأة تخلع ملابسها في شقتنا |
Gözlüklerini çıkarıyor, kameraya doğru dönüyor, ama bütün bunlar metinde oluyor. | TED | هو دائماً يخلع نظاراته الشمسية او يتوجه للكاميرا لكن كل هذا يحدث في النص |
Fermuarlar bozuluyor; cırt cırt çok ses çıkarıyor ve zamanla aşınıyor. | TED | السست تكسر، شريط الفيلكرو يسبب الإزعاج وينخلع بعد فترة. |
Aynen, sonra da biz hayranlarını dikkatlice izleyip biri oklava falan çıkarıyor mu diye bakacağız. | Open Subtitles | و بعد ذلك سوف.. تعلمين و سنتفقدهم عن قرب لتأكد ان لا أحد منهم قد يسحب مِدلاكاً أو شيء ما |
Sağolun. Mayosunu çıkarıyor. Tamam, şimdi! | Open Subtitles | شكرا لقد خلعت ملابس البحر |
Dingil mesafesi çok kısa, o yüzden bu sesi çıkarıyor. | Open Subtitles | قاعدة العجلات قصيرة و لهذا السبب تصدر هذا الصوت |
Arabam korkunç sesler çıkarıyor. | Open Subtitles | سيارتي أصبحت تصدر الكثير من الأصوات الغريبة |
Hayır, pantolonla ona oturunca garip garip sesler çıkarıyor. Çılgın bir fikrim var. | Open Subtitles | لا انه يصدر اصواتا بما يكفي عندما تجلسين عليه بالبنطال لدي فكرة مجنونة |
Belki yalnızca mavi toplar ses çıkarıyor. | TED | وربما أن الصوت يصدر فقط من الكرات الزرقاء. |
Bunun yerine, hava akciğerlere geri döndürülerek bir kez daha ses çıkarıyor. | TED | بدلًا من ذلك، يتم إعادة تدوير الهواء إلى الرئتين مما يصدر الصوت مرة أخرى. |
Bazen onu gördüğünde bluzünü çıkarıyor oluyor. | Open Subtitles | هو ، هو ، هو يراها انت تعلمين حيث كانت تخلع سترتها, |
Külodunu çıkarıyor, elbise üstünde kalıyor, kafasının üstünde amuda kalkıyor, ve bacaklarını açıyor. | Open Subtitles | تخلع ملابسها الداخلية وتطرح فستانها وتقف على رأسها ومؤخرتها منقسمة |
Belki de vücut parçalarını tekrar kendisi elle hareket ettirebilmek için yerinden çıkarıyor. | Open Subtitles | ربما هو يخلع أعضاء أجسادهم كي يتمكن من التلاعب بهم بنفسه |
Bir zevktir. İşin doğrusu, herkes, Harry, herkes elbisesini çıkarıyor. | Open Subtitles | في واقع الامر، (هاري) أريد من الجميع أن يخلع ملابسه |
- Güzel, ayakkabılarım pistte sorun çıkarıyor. | Open Subtitles | حذاء ضيق و يسبب لي مشكلة أيمكنني أستعارة حذائك؟ |
Sorun çıkarıyor. Arkasına bakmam gerek. Kaldır. | Open Subtitles | يسبب لي المشاكل يجب أن أتحقق من المؤخره إرفعه |
Bir şey çıkarıyor. | Open Subtitles | إنه يسحب شيئاً من جيبه أترى ذلك؟ |
Cin tekerleği çıkarıyor. Otobüsü durdurun yoksa hepimiz öleceğiz. | Open Subtitles | العفريت يزيل مسامير الإيطار أوقفوا الحافلة وإلا سنموت |
Birdenbire bu diyafram bıçakları hiçbir şeyin yapmayacağı şekilde o yansımayı ortaya çıkarıyor. | TED | فجأة، تلك الشفرات البؤرية تبرز من خلال ذلك الإنعكاس بطريقة لم يفعلها شيء آخر. |
Çalışmıyor ama sinir bozucu bir ses çıkarıyor, soğuğu unutturuyor. | Open Subtitles | إنه لا يعمل ، ولكنه يُحدث ضوضاء مزعجه تجعلك تنشغلين عن البرد |
Bu içindekileri en kötü, en bencil kısımları çıkarıyor. | Open Subtitles | وهذا يخرج.. إنه يخرج الأجزاء الأسوء والأكثر أنانيه |
Kardeşin katledildi ama sen gelmiş su bahçelerinde oturup havanın keyfini çıkarıyor ve hiçbir şey yapmıyorsun. | Open Subtitles | ...أخوك قد قُتل "وأنت تجلس هنا فى "الحدائق المائية تحدّق فى السماء ولا تفعل شيئاً |