"çadırına" - Traduction Turc en Arabe

• خيمة
• خيمتك
• خيمته
• للخيمة
• خيمتها
• لخيمة
• الخيمة
• لخيمتها
• واخضع
• الخيمه

Canlı hayvan çadırına bir doktor lazımdı.
لقد احتاجوا لطبيب على وجه السرعة في خيمة الحيوانات الحية

Kızı görebilmek için yiyecek çadırına gidiyor.
يحب فتاة، يذهب للميدان000 حيث خيمة الطعام، ليراها

Karargah çadırına doğru gidin. Sizi bekliyorlar.
اذهبا إلى خيمة القيادة مباشرة ،إنهم فى انتظاركما

- Yarın, matineden sonra. - çadırına geleceğim.
ـ غدا، بعد الحفلة النهارية ـ سأجيء إلى خيمتك

Kamptaki çadırına gittim, ve sordum. "Seni öğretmen yapmak istiyorum."
اتجهت صوب خيمته في المخيم، وأخبرته، "أريد أن أجعلك معلما."

Onu sağlık çadırına götürelim de bir doktora görünebilsin.
يجب أن نأخذه للخيمة الطبية حتى يفحصه الطبيب

Yemek çadırına kadar gidip ayak takımıyla birlikte yemek yemek zorunda kalmayız.
ولن نذهب إلى خيمة الطعام ونأكل مع حثالة القوم.

Hey, ah, bu küçük kızı, acil yardım çadırına almanız gerek.
أريد منك أن تأخذ تلك الفتاة إلى خيمة الفرز

Hayır, bu küçük kızı acl yardım çadırına götürmeniz gerek, lütfen.
لا , أريد منك أن تأخذ تلك الفتاة إلى خيمة الفرز , من فضلك

O da temizleyip, işin içine karıştırmak için Dadı Taylor'ın çadırına bıraktı.
ثم تنظيفها والتخلص منها وذلك في خيمة مربية تايلور لتوريطها

Ama Bay Berk nasıl olur da kilitli yerden broşu alıp da Will'in çadırına koyabildi?
لكن كيف أخرج مستر بيرك الدبوس من الصندوق المقفل و وضعه داخل خيمة ويل ؟

Ve bunun anlamı Frederich bir berduş gibi giyinip Will'in kampına giderek botları ve mücevheri Will'in çadırına saklamış olmalı.
.مرتديا مثل الهوبو , و أخفي الأحذية و المجوهرة في خيمة ويل

Abed, sen de aile çadırına geri dönüp Jeff'in kovalaması için bir tavuk bulmayı denersin.
عابد عد إلى خيمة العائلة حاول أن تجد لجيف دجاجه كي يلاحقها

Hiç umrumda değil, siktiğimin çadırına git ve beni yalnız bırak.
لا اهتم بالموضوع ، اذهب إلى خيمتك واتركني لوحدي

Ben, çadırına girmek için izin isteyen kişiselleştirilmiş Arab Şeyhin.
معجبك الشخصي الذي يسعي للدخول الي خيمتك

Mehdi sizden çadırına gelmenizi istedi.
المهدى يطلب منك الحضور الى خيمته فى سلام.

Muhammed çadırına döndü. Eşi Ümmü Seleme ordaydı. Ne yapacağım diye sordu ona.
عاد محمد إلى خيمته التى كانت بها زوجته أم سلمة

Bu tarafa bakmıyor bile, çadırına doğru gidiyor.
حتى انه لا ينظر الى هذا الأتجاه هو ذهب للخيمة

Bu yüzden sizi kendi çadırına davet ediyor.
ولهذا هي تَطْلبُ من الامبراطور تشريفها في خيمتها

İlkyardım çadırına gidip mide yıkama makinesini prize takmalarını söyleyeceğim.
سأذهب لخيمة الإسعافات الأولية وأخبرهم بتجهيز مفرّغة المعدة القديمة

Dr. Leland Dao sağlık çadırına. Leland Dao, lütfen sağlık çadırına gidin.
نحتاج الدّكتور ليلند داو للحضور إلى الخيمة الطبية

Bizi çadırına davet eden ve bize kirpisini sunan bu kadına nasıl kaba davranırsın?
كيف تهين المرأه بعد أن دعتنا لخيمتها و قدمت لنا طعامها؟

çadırına bir mil kala yere çökün ve dizlerinizin üzerinde merhamet dileyin.
على أنا أن أذهب إليه واخضع طالباً رحمتة

Gömleği ve kaşığını istedi. Saçma. Onu çadırına götür.
كفى هراء وأذهب به إلى الخيمه