| Hickory Sokağı'ndaki çantalarda garip bir şeyler var. | Open Subtitles | هناك شئ غريب بخصوص الحقائب المطوية في طريق هيكوري |
| Pekala beyler, paramın çantalarda olup olmadığına bakalım ve ödül avcılarını bırakalım. | Open Subtitles | حسناً، أيها السادة لنتأكد أن هذه الحقائب محملة بمالي و سندع صائدي الجوائز يرحلون |
| O çantalarda ne olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | أنتظر, أعني. لم أعرف حتى ما ما كان يوجد بداخل الحقائب |
| Bu kahrolası çantalarda ne bok var acaba? | Open Subtitles | ماذا لديها في هذه الحقائب اللعينة على أية حال ؟ |
| Hala o çantalarda ne olduğunu bile bilmiyorum. | Open Subtitles | ما زلتُ لا أعرف حتى ما داخل هذه الحقائب الملعونة. |
| Garip bir şekilde geldiği ortada ama o çantalarda çok ilginç ekipmanlar var. | Open Subtitles | أعلمُ أنّه يبدو غريبًا إلى حدٍ ما، ولكن لديه حقًّا بعض المعدّات المشوّقة في تيكَ الحقائب. |
| çantalarda para yok. | Open Subtitles | يقولون انه لم يكن هناك نقود في الحقائب |
| çantalarda ne vardı, Landis? | Open Subtitles | لذا ما كان في الحقائب هو لانديس ؟ |
| - O çantalarda benim param var. | Open Subtitles | ماذا ؟ تلك الحقائب تحتوي على مالي |
| Spor çantalarda diyorum, çok para var. | Open Subtitles | ثمة مال كثير. في الحقائب القماشية. |
| çantalarda yer saptama cihazları var. - Lonnie paketleri istiyor. | Open Subtitles | يوجد أجهزة تعقب الحقائب |
| O çantalarda ne kadar vardır dersin? | Open Subtitles | كم يوجد في تلك الحقائب برأيك؟ |
| çantalarda, Claremont'la anlaştığın 300,000 doları alınmış 10 milyon dolar var. | Open Subtitles | الحقائب تحتوي على العشرة ملايين مطروحاً منها ال30 ألف الأتعاب (و التي أعطيتها ل(كلايرمونت |
| Claremont'la anlaştığınız 300 bin dolar hariç 10 milyon doların hepsi çantalarda. | Open Subtitles | الحقائب تحتوي على العشرة ملايين مطروحاً منها ال30 ألف الأتعاب (و التي أعطيتها ل(كلايرمونت |
| çantalarda ne var? | Open Subtitles | ماذا في الحقائب ؟ |