Evet, buraya bir alet çantasını herhangi biri de getirebilirdi. | Open Subtitles | نعم , وأي شخص كان بإمكانه جلب حقيبة الإصطلاحات هنا |
Aylardır, etrafta içi yalan dolu... bu sırt çantasını taşıyormuş gibiyim. | Open Subtitles | أشعر وكأنني احمل حقيبة ظهر كبيره من الكلام الفرغ من شهور |
kontrol noktasında durduruldu. Okul çantasını taşıyarak Amel otobüsten indirildi | TED | أخذوا حقيبتها الدراسية، وأُجبرت على النزول من الحافلة وقُتلت في الشارع. |
El çantasını unutmuş da. | Open Subtitles | لقد أتت لمنزلي كي تستخدم الهاتف ونسيّت حقيبتها |
Eve geldiğinde çantasını hemen yere boşalttı ve şekerlerin içine dalıp oracıkta uyuyakaldı. | Open Subtitles | عاد للبيت ، رمى حقيبته على الأرض هجم على الحلوى نام تماماً هناك |
İlk yardım çantasını sen unuttun ve geri dönüp alacaksın. | Open Subtitles | لقد نسيت الحقيبة لذا ستقوم بالعودة وإحضارها خذ البندقية .. |
Dönecek. çantasını hazırlayıp gitmiş. Hatta en sevdiği ayıcığını bile almış. | Open Subtitles | سيفعل, فقد رزم حقيبة, بل وحتى أخذ لعبة الدب خاصته المفضلة |
Çocuk yaşlı kadının çantasını çalmaya çalışıyor, şüpheli bunu görüyor ve çocuğu öldürüyor. | Open Subtitles | الفتى حاول أن يسرق حقيبة سيدة مسنة الجاني يهرع اليها و يقتل الفتى |
Gamora'nın sırt çantasını almak istediğimde, Gamora sırt çantasında bulunmuyordu. | TED | وعندما وصلت للمحل، تعلمت شيئا مثيرا للإهتمام. إذا أردت أن أشتري لها حقيبة ظهر غامورا، |
1999 yılında, Londra'da bir gece kulübünde arkadaşlarını ararken çantasını bulamıyor | TED | في 1999، كانت في نادي ليلي في لندن، تنتظر صديقاتها، متسائلة أين حقيبة يدها. |
Arabamı çaldılar. Aynı kız dün gece karımın el çantasını çalmaya çalışmıştı. | Open Subtitles | لقد سرقت سيارتى ليلة أمس حاولت سرقة حقيبة زوجتى |
Biraz hızını kes, rotayı 160'a ayarla, sonra da ilk yardım çantasını getir. | Open Subtitles | اخفض سرعتها واجعلها على 160 وأحضر حقيبة الإسعافات اليدوية |
Babası da bisküvi çantasını taşımada çok usta. | Open Subtitles | قام الأب بعمل رائع بحمل حقيبتها من العظام و الحليب |
Kızın çantasını sürekli karıştırırdı. | Open Subtitles | في مرّات كثيرة كان هاو هاو يفتش في حقيبتها |
İçinde eşyalarıyla çantasını bulmuşlar. | Open Subtitles | وقالوا أنهم وجدوا حقيبتها مع كل أغراضها فيها |
çantasını taşımak değil, içini şehir için yararlı şeylerle doldurmak bile benim için bir onurdur. | Open Subtitles | انني اتشرف ليس بحمل حقيبته فقط وانما بملئها بالاغراض التي اظن ان المدينة تحتاج اليها |
Seattle'dan dönerken, adamın teki yukarıdaki çantasını alırken koluma vurdu. | Open Subtitles | فى رحلة الرجوع من سياتل شخص ضربنى وهو يحمل حقيبته على رأسه |
Ve işte yine dünyanın en dikkat çekici çantasını getirdiler. | Open Subtitles | وها هم مرة أخرى بتلك الحقيبة الأكثر ريبة في العالم |
Hatta karısının karyola ayağında asılı duran timsah derisi çantasını. | Open Subtitles | حتى الحقيبة الجلدية التى تركتها زوجتة على السرير |
Beslenme çantasını henüz hediye ettiğimi fakat kardeşiminkinin hâlâ duruyor olabileceğini düşündüğümü söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأخبرهم أنني سبق ،ووهبت علبة الغداء لكنني اعتقد أن أخي مايزال يملك علبته |
çantasını, sandaletlerini gözlüklerini bulup.... ...buradan çıkmak tam yirmi dakikasını alacak. | Open Subtitles | الأن ستأخذ 20 دقيقة لتجد محفظتها وصندلها ونظارتها الشمسية وتخرج من هنا |
Bobby, sen "işini kaybetmiş ama hala çantasını takan" Ken bebeğisin. | Open Subtitles | بوبي أنت " فقد عمله " لكن لازال يتسكع بحقيبة العمل |
Dikiş gerekebilir. Ben aşağı inip ilk yardım çantasını getireceğim, tamam mı? | Open Subtitles | قد تحتاج لبعض الغرز، سأذهب للأسفل لإحضار عدّة الإسعافات الأولية، حسن؟ |
Evet, Eğer çantasını toplamak için zamanı olsaydı, muhtemelen bunu da yanında götürürdü. | Open Subtitles | صحيح ، حسناً ، إن كان لديه وقت لحزم حقائبه فعلى الأرجح سيقوم بأخذ هذه معه |
Ama kimse evrak çantasını veya laptop'larını gizlemeyi düşünmez. | Open Subtitles | لا أحد يفكر في أن يخبيء حقائب العمل أو الكمبيوترات النقاله |
İçeri girmiş, çantasını koridora atmış birisi gelip onu kaçırmış. | Open Subtitles | لقد دخل المنزل ثم ألقى حقيبه ظهره بالصاله أحداً ما دخل المنزل وأخذه |
Ajan Scully, eğer ben Marilyn Monroe'nun çantasını taşıyor olsaydım J.F.K. ile yattığımı mı düşünecektin? | Open Subtitles | الوكيل سكولي، إذا أحمل محفظة مارلين مونرو، تفترض ذلك نمت مع جي. إف. |
Bu da şunu kanıtlıyor ki, bu tip bir sırt çantasına sahip bir kişi, anahtarını, Chris'in... yani Bay Lopez'in çantasını açmak ve maymuncuğunu çalıp suçu işlemek için kullanmış olabilir | Open Subtitles | مما يثبت أن أى شخص لديه هذا النوع كان يمكنه إستخدام المفتاح ليفتح شنطة كريس أقصد السيد لوبيز |
Onun çantasını almış olmasaydım siz kızlar pusuya düşecektiniz. | Open Subtitles | لو أنني لم أخذ الحقيبه بالخطأ لتعرضتم أنتم الى الكمين يافتيات |
Çünkü aklına annemin, çantasını içi hap dolu bir pinyata gibi saçılıp ortalığa dökülene kadar sallaması ve babamın "sakin olur musun?" diye anneme sinirli sinirli fısıldadığı ailece gittiğimiz etkinlikler geliyor. | Open Subtitles | لأنك تستعيد ذكرى كل مناسبة عائلية انتهت بهمس أبي صارخًا على أمي، "هلّا هدأت؟" بينما هي تلوح بحقيبتها |