Fakir mahallelerde, farklı ırkların yaşadığı mahallerde, bu durumdan dolayı çaresizlik var, umutsuzluk var. | TED | ففي المجتمعات الفقيرة ، ذات الأصول العرقية الملونة هناك إحباط ، هناك ذلك اليأس ، الذي تشكل نتيجة تلك المعطيات. |
Umut, karamsarlık politikaları ve çaresizlik kültürüne karşı tek en büyük başkaldırma eylemi olabilir. | TED | الأمل قد يكون التصرف العظيم الوحيد لتحدي سياسات تشاؤمية وتحدي ثقافة اليأس. |
Herhangi bir tik atağından sonra sıklıkla tükenmişlik ve çaresizlik hisleriyle yere uzanırdım. | TED | غالبًا ما أستلقي أرضًا في غرفة نومي بعد نوبة التشجنات، أشعر بالإرهاق وفي حالة من اليأس. |
Kimi zaman, belki de çaresizlik içinde kenetlenmiş iki insan gördüm. | Open Subtitles | كنت أرى أحيانا جثتين ملتصقتين معاً ربما أحتضن صاحبيها بعضهما فى لحظة يأس |
"Erkeklerin çoğu hayatlarını çaresizlik içinde geçirir. | Open Subtitles | إن كتلة الرجال يعيشون حياة من اليأس الهادئ |
Aylar sonra çaresizlik içinde ilk defa formülü bir elips üzerinde denedi. | Open Subtitles | بعد عدة شهور ، وفى مرحلة من اليأس قرر أن يحاول استخدام معادلة القطع الناقص لأول مرة |
Ama bazen... çaresizlik o kadar büyük ki, işte o zaman insan bir an önce bitmesini istiyor. | Open Subtitles | ولكن أحياناً اليأس يكون فى أعلى درجاته لدرجة أن كل ما تريده هو أن يتوقف |
...hissettiği o büyük çaresizlik ...sanki bir top halini alıp yokuş aşağı yuvarlanmaya başlamıştı. | Open Subtitles | كما لو أنَّ كُلّ اليأس شَعرتْ أبداً كَانَ يَطْوى نفسه إلى صميمِ الوجود، |
Dünyayla bağını koparmış, ne umut ne de çaresizlik bilen topraklar sessiz bir durgunluk havası soluyordu. | Open Subtitles | معزولة عن العالم، لم تعرف الأمل و لا اليأس. أصبح سكان البلاد لا يتنفسون هواء جيد، لم يبقى الا الغبار. |
Ama kadınlar yapınca genelde çaresizlik ya da sapıklık denir. | Open Subtitles | عندما تفعلها النساء تعتبر نوع من اليأس أو الجنون |
çaresizlik öfkenin ya da histerinin yaklaşmakta olduğunun sezinlenmesidir. | Open Subtitles | اليأس, و.. الاحساس الطاغ بالشؤم و مع ذلك لا يوجد اثر للغضب او للهستريا أو اي نداء مثير للشفقة |
Bazen kendimizi korku ve çaresizlik, sıradanlık ve kargaşa umutsuzluk ve trajedi içinde kaybederiz. | Open Subtitles | أحياناً، عندما نضيع في الخوف و اليأس في الروتين و الثبات و في المآسي و ضياع الأمل |
Atkını evde unutmuş olabilirsin ona üzerine sadece "çaresizlik dolu bir bakış" giydiğini söylersin. | Open Subtitles | كان بإمكانك ترك الوشاح في البيت وإخباره أنك سترتدين مظهر اليأس |
yalnızlık tuğlalarını tutan bu harç yabancılaştırma ve çaresizlik duvarıyla birliktedir. | Open Subtitles | التي تمسك بقراميد الوحدة معاً في حائط العزلة و اليأس |
Az vasıflı olmana rağmen sende farkettiğim bir çaresizlik var. | Open Subtitles | وعلى الرغم من ذلك غير مؤهلة لديك بلا ريب يأس أريد أن أستخدمه |
Umut olmazsa gerçek çaresizlik olmayacağını öğrendim burada. | Open Subtitles | تعلمتُ هنا، أنّه لا يمكن أن يكون هنالك يأس حقيقي بدون أمل |
çaresizlik içerisinde olduklarında, bir yakınları öldüğünde... | Open Subtitles | عندما يشعرون باليأس من موت أقرب الناس إليهم |
çaresizlik, yardımsızlık ve umutsuzluğu sergileyerek, medya, Afrika ile ilgili olarak sadece ve sadece gerçeği anlatmaktadır. | TED | ،بعرض البؤس، والعجز واليأس الإعلام ينقل الحقيقة عن أفريقيا، ولا شئ غيرها. |
En sonunda hayatta kalan küçük bir Marslı grubu son bir çaresizlik saldırısı düzenledi. | Open Subtitles | وأخيرا، مجموعة صغيرة من الناجين المريخ المخطط هجوم يائسة أخيرة. |
çaresizlik içinde yeni efendinize tanık olun. | Open Subtitles | بيأس لسيدكم الجديد |
Gözlerinde hala o çaresizlik var. | Open Subtitles | ما زِلتُ أَرى اليأسِ في عيونِكَ. |
"Gecenin yayılışı büyüdükçe, gazabı çaresizlik doğurur." | Open Subtitles | وغضبها سيتصاعد كما اليالي تزداد سطوعا |
Gün be gün, raporları okudukça, ...verilen kayıpların listesini çıkarırken hissettiği çaresizlik duygusu. | Open Subtitles | يوماَ بعد يوم يقرأ التقارير بكلف بقائمة الضحايا يشعر بالعجز لفعل أي شيء |
Buradaki amaç çaresizlik durumuna acizlik durumuna düşen zanlıyı çöküntüye uğratmaktı. | Open Subtitles | و الهدف هو جعل المشتبه به يصل لحالة من اليأس إلى حالة من العجز |
çaresizlik ve tedirginlikten oluşan bir döngüydü. | Open Subtitles | حلقه ممزقه.. ويأس دائم.. |
Afrika'nın karşı karşıya bulunduğu mücadeleyi, yoksulluğun azaltılması denen bir çaresizlik mücadelesinden bir umut mücadelesi çerçevesine oturtmamız gerekiyor. | TED | نُريد إعادة تأطير التحديات التي تواجه أفريقيا من تحديات البؤس، البؤس الذي يُدعى الحد من الفقر، إلى تحديات الأمل. |