Bu sürecin arkasındaki faktörler çeşitli ve karmaşık, ancak yaşlanma, en nihayetinde hücre ölümü ve bozulması ile oluşur. | TED | إن العوامل المحرّكة وراء هذه العملية متنوعة ومعقدة، ولكن الشيخوخة هي في نهاية المطاف ناجمة عن موت الخلايا وخللها. |
Gerçekte farklında olmadığımız şey Çin'in son derece çeşitli ve çoğulcu, ve bir çok yönden merkezsizleşmiş olduğu. | TED | وما لا نعيه عادة هو حقيقة ان الصين متنوعة جداً وتعددية جداً وهي لا مركزية على الاطلاق |
Şimdi bu bölge çok çeşitli ve her ülke kendine özgüdür. | TED | الآن هذه المنطقة متنوعة جدا، وكل بلد فريد بذاته. |
Özellikle çeşitli ve uzun süreli, farklı etnik kökenden insanları barındırabilecek şehirlerimiz varsa. | TED | لأسيما ونحن نملك شواهد علي انها متنوعة و مستقرة، ويمكن ان تدعم اشخاص من أعراق مختلفه و فئات دخل متفاوتة. |
Geçmişleriniz savaş tarihiniz içinde çeşitli ve zengin. | Open Subtitles | خبرتكم متنوعة وغنية نظراً لتأريخ الحروب فيما بينكم |
Çok çeşitli ve bereketli ihtiyaçlarıma hizmet... etmen dışında başka bir görevin olmaksızın. | Open Subtitles | مع اي واجبات انقاذ لخدمة احتياجات متنوعة وغزيره |
İnsan kişiliğinin yapı taşları karmaşık, çeşitli ve çok yönlüdür. | Open Subtitles | القطع التي تتكون منها شخصية الإنسان معقدة و متنوعة |
Bu yüzden hikâyelerimiz anlatılmalı, çok çeşitli şekillerle, bir dizi ses tarafından, çeşitli ve incelikli konularda konuşulmalı ve gerçekten dinlenmeliler. | TED | لهذا ينبغي أن تحكى حكاياتنا بوسائلٍ عديدة وعن طريق مجموعة من الأصوات التي تتحدث عن مواضيع متنوعة ودقيقة، ويجب أن تسمع أصواتهم فعلًا. |