| -Kendinden emin çekiciliği yüzünden. | Open Subtitles | لتر سحره مغرور. |
| çekiciliği var. | Open Subtitles | ان له سحره الخاص |
| Sonra Herb Melnick dağınık saçı ve aptal çekiciliği ile ortaya çıkıyor bütün gece boyunca açık olan içki dükkanı gibi onu neşelendiriyor. | Open Subtitles | ثم يأتي (هيرب ميلنك) بشعره الأشعث و سحره الأخرق و يثير من حيوتها مثل متجر للخمر |
| Bilirsin işte, hiçbir çekiciliği olmayan, açık renk tenli, iyi giyimli ama bir orospu çocuğu kadar çirkin biri dediler. | Open Subtitles | حسناً، أتعرف، لقد قالوا، أن , رجُلاً غير جذّاب جداً يرتدي جيداً، ولكنه قبيح وابن عاهرة |
| Kendine has bir çekiciliği var. | Open Subtitles | إنّه رجل جذّاب فريد الطراز. |
| Bekle, sanırım Lassie'nin çekiciliği geri geliyor. | Open Subtitles | إنتظري، أعتقد أنّ (لاسي) يستعيد سحره. |