Bu yüzden fırsatı tepip, bu güzelim masum çiçeklerle olmuyorsun. | Open Subtitles | هذا سبب أنك أفسدت فرصتنا مع هذه الزهور البريئة الحبّوبة |
Kızkardeşiniz için topladığım çiçeklerle ilgili bir şey sormak istiyordum. | Open Subtitles | كنت أريد أن أسألك عن الزهور التي جلبتها لأختك. |
Her yer çiçeklerle doluydu. Gangsterler çiçeklere düşkün oluyordu. | Open Subtitles | كان هناك زهورا في كل مكان رجال العصابات لديهم اعتقاد في الزهور |
Arılarımız için, ama aynı zamanda göç eden kelebekler, kuşlar ve diğer yabani yaşam için yol kenarlarının çiçeklerle donatılmasına ihtiyacımız var. | TED | نحن بحاجة لجنبات من الشوارع المليئة بالزهور من أجل نحلاتنا، ومن أجل الفراشات المهاجرة والطيور وباقي المخلوقات البرية. |
Bahsettiğin çiçeklerle ilgili değil, artı film falan da değil. | Open Subtitles | أولاً الرواية لا تدور حول الأزهار كما أنها ليست فيلماً |
Tuvalet kağıdından yapılma çiçeklerle uğurlanmanız dışında. | Open Subtitles | إلا أنك كنت تتجولين على الزهور المصنوعة من ورق الحمام |
Öyleyse çiçeklerle farklı bir şey deneyelim. | Open Subtitles | دعنا نحاول فى شئ أخر مختلف مع الزهور , ثم |
çiçeklerle ilgili olarak onları 2 Yuan'a aldım ve kendim düzenledim. | Open Subtitles | أما الزهور فقد إشتريتهن بـ2 يوان وشذبتهن بنفسي |
Bütün bu çiçeklerle neden bir çiçekçi açmıyorsun? | Open Subtitles | ،مع كلّ هذه الزهور التي هنا يمكنكِ فتح متجر لبيعها |
İlk anlaşmamız o fiyataydı. çiçeklerle balonlar ne olacak? | Open Subtitles | هذا كان اتفاقنا المبدئي ماذا عن الزهور والبالونات؟ |
İlk anlaşmamız o fiyataydı. çiçeklerle balonlar ne olacak? | Open Subtitles | هذا كان اتفاقنا المبدئي ماذا عن الزهور والبالونات؟ |
Askerlerin çoğunun çiçeklerle süslenmiş atlarının üzerinde ya bir çoçuk ya da sevgili vardı. | Open Subtitles | الكثير من الجنود كان عنده طفل أو حبيب على حصانه المكلّل بالزهور |
Kısa süren yaz boyunca toprak kışa dayanıklı otlarla kaplanarak bölgeye özgü çiçeklerle süslenir. | Open Subtitles | في الصيف القصير، الارض مفروشه بالأعشاب ومزين بالزهور المستوطنة. |
Her tarafı çiçeklerle dolu bir ev alacağız değil mi? | Open Subtitles | حسنا لاتشترى أحد تلك النزل المليئه بالزهور ؟ |
Herşekilde artık buraya geldiğinize göre, neden biraz bahçedeki çiçeklerle ilgilenmeyi denemiyorsunuz? | Open Subtitles | ما رأيك بأن تقضي بعض الوقت و تستمتع مع الأزهار في الحديقة؟ |
Başladığım senaryo, çiçeklerle ilgili. | Open Subtitles | يدور موضوع السيناريو الذي أنا بصدد كتابته الآن حول الأزهار |
Buraya önceden geldiğimde, köprüyü çiçeklerle kaplayıp bana hoş geldin demişlerdi. | Open Subtitles | عندما حضرت هنا قبل ذلك كانوا يملأونه بالورود و عبارات الترحيب. |
Nisan'da Kabil çok güzeldir, güllerle dolu, çiçeklerle dolu. | TED | أبريل شهر جميل في كابول مليئا بالورود ومليئا بالأزهار. |
Gelin ve damat, konukların arasından egzotik çiçeklerle bezeli koridordan mihraba doğru yürür. | Open Subtitles | العريس والـعروس يمشون إلى المذبح خلال ممـر مُحدب مُزين بأشرطة من الورود المـدهشة |
Saygı görerek gömülmek istiyorum kırmızı çiçeklerle sarı çiçekler... | Open Subtitles | أريد أن أدفن باحترام ومع زهور حمراء زهور صفراء |
Pencereler açılmıyor, her tarafım balonlar ve çiçeklerle kuşatılmış. | Open Subtitles | النوافذ لا يمكن فتحها.. أنا محاط بالبالونات والزهور من كل جهة.. أعني.. |
Hasta ticari çiçeklerle savaş halinde. | Open Subtitles | المريضُ منخرطٌ في جهادٍ مقدس ضد أزهار الزينة |
Hiç umurumda değil! Adamlarım o sahili en az 10 gün bombalayacak ve evlerine, annelerine boyunlarında çiçeklerle dönecekler! | Open Subtitles | ما الذي حدث لك, ان لم تقم بالتغطيه فانت سترسلهم الى امهاتهم... |
Israr ediyorum. Aslında çok komik bir şapkaydı. Kurdelelerle ve çiçeklerle dolu saçma bir şey. | Open Subtitles | فى الواقع كانت قبعة سخيفة شئ أبله بشرائط و ورود |