| Garip şekillerdeki çikolatalarla dolu mektupları ardı sıra kıtalar arasında uçuşuyordu. | Open Subtitles | ،محملة بأشكال غريبة من الشوكولاتة طارت رسائلهما الممتلئة مسرعة بين القارات |
| Ben de onu bu çikolatalarla cezbedebileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | وهذا هو السبب وأعتقد أنني يمكن إغراء لها بعيدا مع هذه الشوكولاتة. |
| Bu şık tasarım birer ısırıklık çikolatalarla süslü ve hem göze hem damağa hitap ediyor. | Open Subtitles | هذا أنيقة ملامح الحلوى دغة الحجم الشوكولاتة الحليب مغريا لذيذ إلى العين والحنك. |
| Ne düşünüyordun ki? "Eğer yakın zamanda elimde çikolatalarla onun yanına gitmezsem, | Open Subtitles | "أذا لم أذهب هناك بسرعة مع علبة من الشوكولاتة فأنها ستشعر بالأستياء ؟" |
| çikolatalarla. | Open Subtitles | مع الشوكولاتة من أجلي. |