O, temelinde, içinden doğal dünyanın güzelliklerinin çok daha zengin görüldüğü bir penceredir. | TED | إنها، في جوهرها، نافذة يبدو العالم الطبيعي من خلالها أكثر ثراءً. |
Seni daha önce olduğundan çok daha zengin ve mutlu yapacağım. | Open Subtitles | "سوف أجعلك أكثر ثراءً و أكثر سعادةً ممّا كنت عليه يوماً |
Bunları toplayabilirim, fırlatabilirim, yaparım, bilirsiniz -- tamam, bu fotoğrafı geriye taşıyalım, bu adamı buradan silelim, ve bence bilgi ile etkileşimin çok daha zengin bir yolu. | TED | أذن يمكنني تكويم الملفات، يمكنني قلبها، يمكنني، تعرفون -ـ حسناً، لنحرك هذه الصورة الى الخلف، ولنحذف هذا الملف هنا وأعتقد أنها طريقة أكثر ثراءً للتفاعل مع المعلومات |
Öncelikle bu olay beni muhtemelen olduğundan çok daha zengin yaptı. | Open Subtitles | حسنًا، قبل أي شيء كل هذا جعلني أكثر ثراءً مما... |
Hatta belki çok daha zengin bir hayata. | Open Subtitles | وربما حتى أكثر ثراءً |