Bırak da sana çok pahalı bir öğüt vereyim... beladan uzak duracağın bir yere git. | Open Subtitles | دعْني أَعطيك نصيحة غالية جداً إذهبْ إلى أي مكان حيث يُمْكِنُ أَنْ تَبتعدَ عن المشاكلِ |
çok pahalı bir firmanın çok pahalı bir avukatıyım ve... tonlarca dava dosyam var. | Open Subtitles | رودي, أنا محام غالٍ جداً من شركة غالية جداً و لدي العديد من القضايا |
Evet. Sana bir tavsiye. Borçlarını erken öde, yoksa çok pahalı bir teleskopun olabilir. | Open Subtitles | و أنصحجك بأن تحصلي على الإشتراكات مبكراً و إلا ستنتهين مع منظار غالي جداً |
Oldukça kuvvetli bir gelir kaynağı camdan uçtuktan sonra çok pahalı bir sözleşme imzalamak üzereyiz. | Open Subtitles | أننا على وشك توقيع عقد إيجار مكلف جداً بعد مقدار كبير من المال خسرناه. |
Ama ikinci gelmezse, çok pahalı bir at satın almış oluruz. | Open Subtitles | وإن لم يؤد ما عليه اشترينا لأنفسنا مهر مكلف للغاية |
Bunun için çok pahalı bir kurtarma operasyonu başlatmak ve yeniden okyanusa çıkabilmek için bir dokuz ay daha beklemek zorunda kaldım. | TED | و لذلك إضطررت أن أقوم بعملية إنقاذ مكلفة للغاية بالإضافة للإنتظار لتسعة أشهر قبل أن أتمكن مجدداً من الخروج إلى المحيط |
Ses tanıyan yazıIımlarla sinyalleri dinlediler, gizlice izlediler. çok pahalı bir istihbarat o listeyi hazırladı. | Open Subtitles | أدوات مخابراتيه مكلفه جداً موجوده في تلك القائمه |
Şimdi bak, bu çok, çok pahalı bir soru, evlat, ve bunu ödeyebileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | الآن أنظر, هذا سؤال غالى جدا جدا, يا فتى وأنا لا أعتقد أن لديك ما يتطلبه دفع الثمن |
Bunu giymekten zevk aldığım çok pahalı bir elbise gibi görmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت بتخيّله كبدلة غالية جدا... بأنّني أتمتّع باللبس. |
Yaşadığım şey, kendime aldığım çok pahalı bir çift ayakkabıydı. | TED | وما حصل لي هو انني شريت، ما كان بالنسبة لي، حذاء غالي الثمن. |
1) Biri ofisimden çok pahalı bir şişe şarap çalmış. | Open Subtitles | أحدهم سـرق مني زجاجة نبيذ باهضة الثمن من مكتبي |
çok pahalı bir şey. Çok mücevherli parıltılı. | Open Subtitles | شىء ما باهظ الثمن يوجد به الكثير من الماس, ذو بريق |
Hasta bir çocuk,Bu çok pahalı bir yük | Open Subtitles | طفل مريض عبء باهظ جداً |
Çay içerken elden ele gezdirdik, onu okuyup güldük, sonra çok pahalı bir sömürgecilik öncesi duş aldık. | Open Subtitles | احتسينا الشاي وتناقلناه، وسخرنا منه، ثم اشترينا منضحة حمام باهظة جداً من زمن ما قبل الاستعمار، |
Organ nakli ayrıca çok pahalı bir ameliyattır. Gerçekten çok pahalıdır. | Open Subtitles | عملية زرع أعضاء غالية جداً في أكثر الحالات مستحيلة لذا |
Bir Albay için çok pahalı bir araba kullanıyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تقود سيارة غالية جداً لراتب عقيد |
Bunun çok pahalı bir mikser olduğunu söylemeliyim. | Open Subtitles | عليّ أن أقول, هذه خلاطة غالية جداً |
çok pahalı bir güneş gözlüğüydü o. | Open Subtitles | لقد كانت نظارة شمسة غالية جداً |
Dinle, zarif demişken, Chow Bellas çok pahalı bir restoran. | Open Subtitles | بمناسبة الكلام عن الرقي شيلبيل" مطعم غالي جداً" |
Sözleşmesine göre sadece çok pahalı bir eldiven olan Anderson marka beyzbol eldiveni olanlarla oyun oynayabilirmiş. | Open Subtitles | و بموجب العقد ، يمكن فقط لعب الكرة مع الناس الذين يرتدون قفاز (أندرسون براند) و الذي هو غالي جداً |
Oldukça kuvvetli bir gelir kaynağı camdan uçtuktan sonra çok pahalı bir sözleşme imzalamak üzereyiz. | Open Subtitles | أننا على وشك توقيع عقد إيجار مكلف جداً بعد مقدار كبير من المال خسرناه. |
Bu çok pahalı bir şey ama bir yolunu bulacağım. | Open Subtitles | وهذا مكلف للغاية لكني سأجد طريقة |
çok pahalı bir akvaryuma para yatıracaksın. | Open Subtitles | كنت على وشك الاستثمار في حوض السمك مكلفة للغاية! |
çok pahalı bir karşı istihbarat geliştirdi o listeyi. | Open Subtitles | أدوات مخابراتيه مكلفه جداً موجوده في تلك القائمه |
Bu çok pahalı bir parfüm, Anton. | Open Subtitles | هذا العطر غالى جدا انتون. |
Bunlar dışarıda parketmiş haldeki çok pahalı bir Porsche'un anahtarları. | Open Subtitles | تلك مفاتيح سيارة "بورش" غالية جدا مركونة في الخارج |
çok pahalı bir şey olmalı ya da bana göre çok pahalı. | Open Subtitles | .. مما يعني هذا انه كان غالي الثمن او ان لدي الكثير منه |
- Kelepir veriyorum çünkü bu akşam için çok pahalı bir uçak bileti almam lazım, uçak beni suçlu değişimi yapmayan bir ülkeye götürecek. | Open Subtitles | ـ أنا أبيعه لهم بشكل ناقص لشراء تذكرة طيران باهضة الثمن للخروج من هُنا الليلة، حتى يصلني أحد إلى مكانٍ ما لا يُمكن أن يتم تسليمي. |
- Berbat. - çok pahalı bir yemek. | Open Subtitles | ـ إنه فظيع ـ إنه طعام باهظ الثمن |
Öyle mi? Orası çok pahalı bir yer olmalı. | Open Subtitles | -أوه، لا بد أن ذلك باهظ جداً ! |
Çay içerken elden ele gezdirdik, onu okuyup güldük, sonra çok pahalı bir sömürgecilik öncesi duş aldık. | Open Subtitles | احتسينا الشاي وتناقلناه، وسخرنا منه، ثم اشترينا منضحة حمام باهظة جداً من زمن ما قبل الاستعمار، |