Önemli tarafı ise bu yöntemle yıldızların uzaklığını ölçebilecek olmanızdır. | Open Subtitles | وبشكل ملحوظ، يمكنك استخدام نفس التأثير لقياس المسافة إلى النجوم. |
Evet, ben de Hız Gücü'ndeyken hayati değerlerini ölçebilecek bir bileşik ekleyebilirim. | Open Subtitles | أجل وبوسعي تصنيع مركب بيولوجي لقياس عملياته الحيوية وهو هناك |
Burada zor olan şu, ne yazık ki, elimizde bunları genomu ölçtüğümüz gibi ölçebilecek bir yöntem yok. | TED | و الفكرة هي-- للأسف, ليست هناك طريقة سهلة لقياس هذه مثل التي نقيس فيها الجنيوم. |
Ve insanlar, kendi evlerinden, tansiyonlarını ölçebilecek, doktorlarına yollayabilecek ve sonunda başkalarıyla, mesela yüz doların üzerinde bir fiyata paylaşabilecekler. | TED | وسيتمكن الناس من بيوتهم، لقياس ضغط دمهم، و إرساله إلى الطبيب ومشاركته في نهاية المطاف مع الآخرين، على سبيل المثال، لأكثر من مائة دولار. |
Ve hem bir değer üzerinde hem de tekrarlanan suçları azaltmakta başarılı olup olmadığımızı ölçebilecek bir yöntem üzerinde anlaşabilirsek ardından bayağı ilginç birşey yapabiliriz. | TED | وإذا كان لنا أن نتفق على كل قيمة وطريقة لقياس ما إذا كنا ناجحة في الحد من أن إعادة المخالف، ثم يمكننا أن نفعل شيئا نعتقد مثيرة للاهتمام إلى حد ما. |